“Onlar zararlarından emin oldukları için; dostlarını uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakınlaştırdılar. Yakınlaştırılan düşman dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Genelde siyasetçileri ilgilendirdiği düşünülen Ebu Müslim el- Horasani’nin bu sözü aslında hepimiz için derin anlamlar içermektedir.
Yakın bildiğimiz dostlarımız ve arkadaşlarımız zor zamanlarımızda ve ihtiyacımız olduğu dönemlerde desteklerini esirgemezler bizden.
Herhangi bir hesap içerisine girmeden, hiçbir menfaat beklemeden ve sırf ihtiyacımız olduğu için bize omuz veren, elimizden tutan, hatta amacımıza ulaşmamız için çaba sarfeden dostlarımızı, işimiz bittikten sonra unutmamız bizim için zelil bir durum olsa gerek.
Zira kadir kıymet bilerek vefa gösterenleri işimiz bittiğinde unutmak, özellikle de bize ihtiyaç hissettikleri anlarda onlara sırtımızı dönmemiz kabul edilebilir bir davranış olmasa gerek.
Ne yazık ki çoğu zaman içine düştüğümüz bu durumlar sonunda büyük kırılganlıklar ve kayıplar yaşıyoruz ama gerçekte de kaybeden biz oluyoruz.
Oysa deyim yerindeyse külfet zamanı dostumuz olanlar nimet zamanı da dostumuz olarak kalmalı.
İşimiz bitene kadar yanımızda tuttuğumuz insanları işimiz bittiğinde bir kenara iter, başkalarını dost edinmeye kalkışırsak, başkaları dost olmadıkları gibi hazır dostlarımızdan da oluruz.
Çoğunluk örneğini siyasetçilerde gördüğümüz için, bu söz ne zaman dile getirilse aklımıza yine siyasetçiler gelir.
Çünkü seçim ve seçilme zamanı insanları işine geldikleri gibi kullananlar seçilme amacına ulaştıkları zaman bu destekçilerini ve emektarlarını unutup başka dostlar edinmeye başlarlar.
Oysa zaman kısadır. Üstelik zamanın ne göstereceğini kimse kestiremez.
Gün gelir devran döner ve tarih tekerrür eder.
Yine aynı insanlara ihtiyaç hissederler.
Yine güvenecek, karşılıksız destek verecek insanları görmek isterler yanlarında.
Ama bulamazlar.
Kırılmışlardır. İhmal edilmiş ve bir kenara itilmişlerdir.
Aynı muhabbeti göstermeleri mümkün değildir artık.
Geç de olsa anlamışlardır yaptıkları hatayı ama iş işten geçmiştir.
Uzaktakiler dost olmamıştır.
Yakındaki dostlar da düşman safına geçmişlerdir artık.
İşin tuhafı nedir biliyor musunuz?
Bu söz yüzyıllar önce söylenmiş olmasına ve bu acı gerçek dile getirilmiş olmasına rağmen; ibret almak, ders çıkarmak ve kulağa küpe yapmak nasip olmamıştır çoğumuza.
Ama birileri; her dönem için, kullanacağı, kullanıp da bir kenara atacağı birilerini bulmuştur hep.
Ah şu nefs! Ah şu ihtiras! Ah şu nokta kadar menfaat heveslileri!..
Keşke hiç olmasaydınız…