Uzun süredir aranıyordu ama en sonunda “Manidar” bulundu. Nereye saklandığı, kimlerden gizlendiği, bugüne kadar sır olmayı nasıl başardığı hep merak konusu olmuştu ama işte en sonunda “Manidar” bulundu. Ne kadar sevinsek azdır.
Manidar, ne kimsenin sevgilisi, ne kimsenin annesi, ne kızı ne de bir kurumun başındaki en tepe isim…
Manidar, “anlamlı” demek…
Ayak oyunlarının çok döndüğü bir olayda, karşı atak olarak ortaya çıkmasına rağmen, “olağan” görüntüsü verilen her şey “manidar” bulunur…
Tıpkı Mustafa Sarıgül’ün mal varlığına el koyulmasının manidar bulunduğu gibi…
Ancak bu kelime veya bu isim veya bu anlam, 17 Aralık’tan bu yana AK Parti tarafından da dillendiriliyor ama hiç kimse “Manidar” bulmuyor, bulamıyor, aramıyorlar da…
Demek ki, “Manidar”, Mustafa Sarıgül’ün 3.5 milyon dolarlık ödemediği ve ödememekte ısrar ettiği kredisi istenince ortaya çıkıyormuş…
Birden bir ortaya çıkıyor, “ciiiii” ediyor, “bakın ben buradayım” diye nanik bile yapıyor.
Çok şakacı bu manidar ama Mustafa Sarıgül de…
Yani AK Parti dışındaki herkeste…
Sadece Mustafa Sarıgül de bu manidarlık “cuk” diye oturuyor…
Alıyorsun 3.5 milyon dolar kredi ve sonra ödemeye hiç ama hiç yanaşmıyorsun.
Tam 16 ay boyunca.
Biz bir taksit aksattığımızda evimize icra yollayanların davranışını bile “manidar” bulmaktan çok uzağız.
Üstelik biz 20 bin lira kredi çekemiyoruz ama Mustafa Sarıgül, bir çırpıda 3.5 milyon dolar, yani şimdiki Türk Lirasıyla tam tamına 7 milyon 812 bin 691 lira 85 kuruş çekebiliyor.
Hesaplayamayanlar için eski parayla tam tamına 7 trilyon 812 milyon 691 bin 85 kuruş…
Borcun hepsi bu kadar değil tabi…
Sarıgül, 9 kişiyle birlikte çektiği (ağır ya ondandır, tek başına taşıyamamış!) 3.5 milyon dolarlık kredi, bugün 8 milyon dolara, yani 16 milyon liraya çıkmış.
TMSF’nin elinde bulunan Bank Ekspres’e olan borcun tahsili gündeme gelmiş.
Bir belediye başkanı bu kadar parayı ne yapar?
Nasıl ödemeyi düşünür?
Eğer böyle bir kredi çekiyorsanız, ödeme garantinizin de olması gerekir.
Varmış elbet…
TMSF Sarıgül’ün mal varlığına el koydu dedik diye benim mal varlığıma el koymuş gibi birkaç satırlık liste olmasını bekleyemeyiz.
Tam tamına 35 gayrimenkulü varmış.
Ayın her günü birisinde ikamet ediyor, 5’i ise diğer aya devrediyor olmalı!
Sonra bankadaki paracıkları, miktarı bile belli olmayan kocaman meblağ…
Sahi CHP, Mustafa Sarıgül’ü “yolsuzlukla” suçladığı için kapının önüne koymuştu değil mi?
Hatta Deniz Baykal’ın anlatımıyla, “Sarıgül’ün yolsuzlukları 10 tane İSKİ yolsuzluk skandalına denk büyüklüktedir.”
Buna rağmen Kemal Kılıçdaroğlu ise “hırsızlıkla kapı önüne konulanı” alıp, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı yapmıştı.
Muhtemelen de kendi yerine geleceğini biliyor.
Çünkü okyanus ötesinden gelen emir, kesindir…
Belki de TMSF’ye olan borcunu yeni yolsuzlukla kapatmayı planlamışlardır, birlikte…
Ama buna rağmen de TMSF’nin Mustafa Sarıgül’ün mal varlığına el koyması, zamanlama açısından “manidar bulundu” bu kesin…
Çünkü CHP, Ulusalcı ve cemaat medyası böyle diyor…
Demek ki manidar, sadece Mustafa Sarıgül de var…
TMSF’nin tabiriyle “halkımızın sırtına yüklenen maliyetleri azaltmak” için borç tahsil etmeye kalkışmak “manidar” bulunuyor, banka batırmak ise olağan!
***
Tabii bu arada “manidar olmayanlar” da var…
Savcıların delilsiz, mesnetsiz, “siz yakalayın, sonra belge düzenleriz” gibi dünya hukukuyla da tam uyumlu(!) bir operasyonun seçimlerden hemen önce, dershane tartışmasından ise hemen önce yapılması “manidar” değil.
Hatta alakası yokken bakan oğullarını almak, hiç ilgisi yokken başbakanın oğlunu dâhil etmek, “suçu onlara atın, kurtulun” demek, “efendileriniz gelsin sizi kurtarsın” diye hava basmak da manidar değil…
“Yolsuzluk var” diye avazı çıktığı kadar bağıranların telaffuz ettiği rakamı yüze katlayan oranda ülkenin zarar ettirilmesi de “manidar” değil.
Hatta devlet sırrı sayılacak konuları açığa verip, devleti, “terör örgütüne arka çıkan ülke” konumuna düşürmek de ihanet açısından manidar değil.
İsrail’in hiç sevmediği ve “yok etmek” istediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve İHH’nın bu operasyonla yok edilmek istenmesi de manidar değil.
Gezi olaylarında üç ağaç için sokağa çıkanların Üçüncü Köprü, Havalimanı, Kanal İstanbul ve Hes’lerin durdurulmasını istemelerine karşın, operasyonla bu işi üstlenen müteahhitlerinin yakalanmak istenmesi de manidar değil.
Hatta bir savcının başbakanı tehdit etmesi, meydan okuması, bildiri dağıtması, işadamlarından rüşvet alarak Dubai’de tatile gitmesi, hatta operasyonu orada tasarlamaları da manidar değil.
Manidar olmayan çok şey var.
Mesela Gezi’de sponsor olan Koç’un, operasyonda da sponsor olması, Uganda’dan ananas, şuradan rafine, buradan elmas işini kapması da manidar değil.
Başbakanı makamında; “Dershaneyi kapatmayı askıya al, yoksa dosyalar ortaya çıkar” diye tehditlerden sonra “Ocağınıza ateşler düşe” diye beddua edecek kadar bu iş çığırından çıktığı halde hiçbir zaman ve hiçbir adımı manidar bulunmadı…
Çünkü manidarlık, insanların kendisinden beklemediği bir adımı attığında söylenir…
Ama hukuksuzluğu yaşam biçimi haline getirenlerin, atacağı bütün çirkin adımlar manidar bulunmaz, ‘yakışır’ bulunur.
Ve bu da gerçekten bütün vesayetçilere çok yakışıyor.
Hani sizi şık gösterdiğini söyleyemem ama siz kendinize yakıştırdıktan sonra bize laf söylemek düşmez…
Tweetimden seçmeler
Hükümetin “hırsızları koruduğu”nu söyleyenlerin, Mustafa Sarıgül`ün 8 milyon dolarlık kredisini ödememesine arka çıkmaları manidardır!