Tüm camilerde yatsı namazı sonrası düzenlenecek programlara vatandaşların yoğun ilgi göstermesi bekleniyor. Programlarda, Kur’an-ı Kerim tilavetleri yapılacak, salavatlar getirilecek, ülkemiz ve İslam alemi için dualar edilecek.

Recep ayının ilk cuma gecesi olan Regaip Kandili üç ayların manevi ikliminin habercisi olarak ifade ediliyor. Regaip, kelime olarak, 'herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek' demektir. Yüce Allah'ın, rahmetinin, mağfiretinin ve nimetlerinin diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi, samimi kalple Allah’a yönelenlerin affedilmelerinin ümit edilmesi ve müminlerce gönülden arzulanması sebebiyle bu geceye Regaip gecesi denilmiştir.

Üç aylar, geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve heyecanla hazırlanmak için iyi bir imkandır. Bu aylar, hayatımız için bir murakabe sistemi kurmak, bizi bir girdap gibi içine çeken dünyevileşme sarmalından sıyrılıp yaratılış gayemizi düşünmek, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi gözden geçirmek için son derece kıymetli zamanlardır. Bu mübarek günlerin ruhumuza akseden manevi atmosferiyle geçmişin ve şimdiki zamanın muhasebesini yaparak kendimizle yüzleşmeliyiz.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Regaib Gecesi mesajında, “Bu gece, yeryüzündeki bütün masum, mahzun, mazlum gönüller adına kalplerimizi semaya açalım. İnsanlığın huzurunu tehdit eden her türlü şiddetin, zulmün son bulması için ihlas ve samimiyetle Yüce Allah’a niyazda bulunalım” ifadelerini kullandı.

Bu gece manevi bir yenilenme mevsimi olan üç ayların habercisi Regaib Gecesi’ni idrak edeceğiz inşallah. Bizleri bir kez daha Regaib Gecesi’ne kavuşturan, rahmet, bereket ve mağfiret iklimi üç aylara ulaştıran Yüce Allah’a sonsuz hamd-ü senada bulunuyoruz. Bu mübarek gün ve geceleri hakkıyla değerlendirebilmek için Cenab-ı Mevla’dan rahmet ve inayet diliyoruz.

Vali Dr. Varol ve Belediye Başkanı Tutdere'den Adıyaman'ın geleceği için kritik görüşme Vali Dr. Varol ve Belediye Başkanı Tutdere'den Adıyaman'ın geleceği için kritik görüşme

Kendimizi her açıdan sorgulamak suretiyle ruhen ve fikren toparlanmaya çabaladığımız mübarek gün ve geceler, hayatımıza yeniden yön verme imkanı sağlayan kıymetli zaman dilimleridir. Manevi dünyamızın bereket mevsiminin başlangıcı olan Regaib Gecesi de içten ve samimi duygularla Allah’a yöneldiğimiz, affedilmeyi ümit ettiğimiz mübarek bir gecedir.

Her yıl özlemle beklediğimiz mübarek üç aylara bu sene maalesef gönüllerimiz yaralı, kalplerimiz hüzünlü olarak giriyoruz. Zira insanlık onurunun, hukukun ve ahlaki değerlerin hiçe sayıldığı, hayatı yaşanmaz hale getiren kötülüklerin sıradanlaştığı, her türlü şiddetin yaygınlaştığı, zalimlerin ve zulümlerin çoğaldığı bir döneme şahitlik ediyoruz.

Bugün, çevresinin mübarek kılındığını bizzat yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in beyan ettiği Mescid-i Aksa’ya baskınlar yapılmakta, insanların özgürlükleri ellerinden alınmakta, masum insanlar katledilmektedir. Kendini dünyanın efendisi gören sapkın bir zihniyet, haksız, hukuksuz ve insafsız saldırılarla Filistinli kardeşlerimizi topyekûn soykırıma maruz bırakmaktadır.

Kuşkusuz bütün karanlıkları aydınlığa çevirecek, bütün acıları dindirecek yegane güç, tüm kainatın sahibi olan Yüce Allah’tır. Dolayısıyla O’nun inayetiyle idrak edeceğimiz Regaib Gecesi’ni kapsamlı bir tefekküre vesile kılarak, Rabbimize, kendimize ve bütün mahlûkata karşı sorumluluklarımızı yeniden gözden geçirelim. Hata ve günahlardan dolayı Rabbimizden af ve mağfiret dileyelim. Yaşadığımız her türlü zorluktan ve sıkıntıdan bir çıkış yolu açması için bütün rağbetimizi O’nun rızasına yöneltelim.

Bu gece, yeryüzündeki bütün masum, mahzun ve mazlum gönüller adına kalplerimizi semaya açalım. İnsanlığın huzurunu tehdit eden her türlü şiddetin ve zulmün son bulması için ihlas ve samimiyetle Yüce Allah’a dua ve niyazda bulunalım. Dünyanın farklı bölgelerinde zulüm gören Müslüman kardeşlerimizi ve gerek sınırlarımızın içinde gerekse ötesinde vatanımız, milletimiz, devletimiz için mücadele veren kahraman evlatlarımızı dualarımızdan eksik etmeyelim. Bu kutlu zamanlar hürmetine tüm Müslümanlara inayet ve tüm şehitlerimize rahmet dileyelim.

Bu vesileyle aziz milletimizin ve İslam aleminin Regaib Gecesi’ni tebrik ediyorum. Cenab-ı Hak, ülkemizi, İslam beldelerini ve tüm insanlığı her türlü felaketten, musibetten muhafaza buyursun. Ramazan ayına huzurla, bereketle, sükûnetle kavuşmayı bizlere nasip eylesin. Bu kutlu mevsimi, manevi diriliş ve ahlaki yükselişimize vesile kılsın.

"Regaip Gecesi Nedir?"

TDV İslam Ansiklopedisi'ne göre:

"Sözlükte “kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış” anlamındaki ragībenin çoğulu olan regāib kelimesi hadis ve fıkıh literatüründe “bol sevap ve mükâfat, faziletli amel”, özellikle Mâlikî fıkıh kaynaklarında sünnetin mukabili olarak “müstehap, nâfile ibadet” mânalarında kullanıldığı gibi (İbn Ebû Şeybe, II, 49; İbn Abdülber en-Nemerî, I, 127; Hattâb, II, 79) hicrî takvime göre yedinci ay olan recebin ilk perşembesini cumaya bağlayan geceye ad olmuştur.

Regaib gecesi, Kur’an’da saygı gösterilmesi istenen ve hadislerde -gün belirtilmeden- oruç tutulması tavsiye edilen haram aylardan (el-Bakara 2/217; el-Mâide 5/2, 97; Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 55; İbn Mâce, “Ṣıyâm”, 43) receb ayında bulunmakla birlikte özellikle tasavvufî eserlerde yer alan, Hz. Peygamber’in Regaib gecesinde ana rahmine düştüğü, receb ayının ilk perşembe günü oruç tutup gecesinde Regaib namazı adıyla bir namaz kılmanın sevap olduğu ve bu gecenin birçok faziletinin bulunduğu yönündeki rivayetlerin asılsız olduğu hadis âlimlerince belirtilmiştir.

İbnü’l-Cevzî, Regaib orucu ve namazıyla ilgili hadisin Zâhid Ebü’l-Hasan Nûreddin Ali b. Abdullah b. Hüseyin b. Cehdam (ö. 414/1024) tarafından uydurulduğunu ve hadisin başka hiçbir kaynakta geçmediğini belirtir (el-Mevżûʿât, II, 47). Ayrıca isrâ ve mi‘rac olayının Regaib gecesi meydana geldiğine dair rivayetin de aslı bulunmamaktadır (İbn Kesîr, III, 109; Bedreddin el-Aynî, IV, 39). Regaib gecesiyle ilgili özel ibadet ve kutlamalar IV. (X.) yüzyılda ortaya çıkmış olup bu gecenin ilk defa kandil olarak kutlanmasına Kudüs’te 448 (1056), Bağdat’ta 480 (1087) yılında başlanmış, Gazzâlî de bütün Kudüs halkının bu geceyi ihya ettiğini söylemiştir (İḥyâʾ, I, 203). Ebû Tâlib el-Mekkî gibi bazı mutasavvıflar Regaib gecesinden söz etmeyip receb ayının ilk gecesini ihya etmenin müstehap olduğunu belirtseler de (Ḳūtü’l-ḳulûb, I, 121) bu geceyle ilgili rivayetlerin çok zayıf ya da uydurma olduğu hadis âlimlerince tesbit edilmiştir.

İslâm âlimlerinin büyük bir kısmı Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde Regaib kandilinin bilinmediğini, kandil geceleri kutlanmasının diğer dinlerin tesiriyle ortaya çıktığını, dolayısıyla bu gecede özel bir ibadet yapmanın dinde yeni ibadet ihdası anlamına geleceğini, Resûl-i Ekrem tarafından genel olarak bid‘atların yasaklanmasının yanı sıra (Buhârî, “Ṣulḥ”, 5) cuma günü ve gecesi özel bir ibadet yapılmasının da yasaklandığını (Müslim, “Ṣıyâm”, 147, 148), bu sebeple Regaib günü ve gecesinde muayyen ibadetler yapmanın dinen sakıncalı olduğunu belirtmiştir.

Bir kısım âlimler ise genel anlamda fazileti âyet ve hadislerde belirtilen receb ayının bir gecesi olması dolayısıyla Regaib’in de faziletli gecelerden sayılacağını, namazın en üstün ibadet olup akşamla yatsı arasında nâfile namaz kılmanın fazileti hakkında -zayıf da olsa- hadisler, sahâbî ve tâbiî sözleri (Tirmizî, “Ṣalât”, 204; İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 185; Taberî, XV, 69; XXI, 100) bulunduğunu, müslüman toplumlarda özel zaman dilimleri olduğuna inanılan, dinî duyguların yoğun biçimde yaşandığı bu geceleri vesile ederek kazâ ve nâfile namaz kılmanın, Kur’an okumanın, çeşitli hayırlar yaparak Allah’a yaklaşmaya çalışmanın dinen bir sakıncası olmayacağını ifade etmişlerdir. Bu konuda birinci görüşü savunan Mâlikî fakihi İzzeddin İbn Abdüsselâm ile ikinci görüşü savunan hadis âlimi İbnü’s-Salâh arasında bir münazara gerçekleşmiş (münazaranın tam metni için bk. Sofuoğlu, VII [1992], s. 17-45), âlimlerin birçoğu İbn Abdüsselâm’a hak vermiş, bunun üzerine Eyyûbî Hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil, Regaib namazının camilerde kılınmasını ve bu gecenin kutlanmasını yasaklamıştır. Daha sonraki dönemlerde de benzer tartışma ve olaylar meydana gelmiştir. Osmanlı devrinde Molla Fenârî, Regaib gecesi hakkında olumlu görüş belirtmiş, çeşitli dönemlerde bu konuda lehte ve aleyhte risâleler yazılmıştır (Keşfü’ẓ-ẓunûn, bk. bibl.; Îżâḥu’l-meknûn, II, 196). Farklı görüş ve uygulamalar günümüzde de varlığını sürdürmektedir.

Kaynak : PHA

Kaynak: rss