Fani dünyada yaşadığımız sürece sayısız olaylarla karşı karşıya geliyoruz.
Bu olaylardan ne kendimizi soyutlayabiliyoruz ne de tam kabullenebiliyoruz.
Hele olaylar esnasında yaşanılanlara, kimi zaman sessiz kalmayı tercih ediyor, kimi zaman da cılız olsa da sesimiz çıkabiliyor.
Meydana gelen olayları ve olanları sessiz kalıp kalmamakla ilgili, kendi görüş, duygu ve düşüncemizle alakalı olarak, çok çeşitli bahaneler ortaya atabiliyoruz.
Mevcut olanları kabullenmemekle, suçlu veya suçlular bularak, onları sebep gösterebiliyoruz.
Aslında toplumlarda sessiz kalmak veya kalmamak, çok farklı şekillerde algılanabiliyor ve anlaşılabiliyor.
Siz farkında olsanız da, olmasanız da, “ben farklı düşünüyorum onun için sessiz kalıyorum veya kalmıyorum” diyebilirsiniz.
Bu olayların/olanların doğru veya yanlış olduğu anlamına gelmez.
Tamamen bakış açınızla ve yorumlamanızla alakalı olan bir durumdur.
Yer, zaman ve mekanlarla alakalı olarak, görüş ve düşüncelerinizi başkalarına anlatırken veya dinlerken, karşılaşırken; olayı, durumu, sözü savunmayarak karşı çıkar veya savunarak kabullenebilirsiniz.
Bu sizin hür ve özgür iradenizle karar alacağınız/vereceğiniz en doğal ve hakkınızdır.
Bazen kerhen kabullenir veya sessiz kalırsınız.
O zaman da bu sessizliğiniz çoğu kez yanlış anlaşılır ve çevrenizde ki bir çok sevdiğiniz veya sevmediğiniz insanlarla aranız bozulabilir, ilişkileriniz yıpranabilir.
Öyle ki bu sessizlik ve kabullenmek, bir kişilik zafiyeti olarak değerlendirilir.
Evet, belki bazen bu bir korkaklık ve acizlik olarak değerlendirilebilir.
Aslında sessizlik, sessiz kalmakta bir bakıma karşı çıkıştır, kabullenmemektir ve en azından seslilik kadar geçerli olabilecek bir eylemdir.
Evet, bazen bir parçası olduğumuz olayların, durumların, konuşmaların karşısında ve yeri geldiğinde sessiz kalmak da en ses çıkarmak kadar etkili olabiliyor.
Bu bilakis acizlik değil, doğal ve haklı bir protestodur, olanlara onay vermediğinizin bir göstergesidir, o kişileri tasvip etmediğinizin bir işaretidir.
Sıkça söylenen bir söz vardır.
Bir kişinin söylemlerine karşı cevap vermemek, ona söylenecek, verilecek en büyük ve en ağır cezadır.
Belki olan biten birçok şeye, katılmayarak, tasvip etmeyerek, eksik, aksak, yanlış bilerek, görerek, sessiz kalırsınız.
Bu sizin sessiz değil aksine büyük bir sesle karşı verdiğinizin ispatıdır.
Tabi bilene, anlayana.
Bilenler bilir, sessizliğe en büyük ses, yine sizsiniz ve sessizliğinizdir.
Kerim BAYDAK