Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yürüten, 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hakkı Platformu (THHP), Kara Rapor 2022’yi yayımlandı.

Türkiye’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir olmadığı açıklandı.

En kirli havanın olduğu 5 kent ise Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya olarak sıralandı.

Hakkari’de DSÖ standartlarına göre, partikül madde kirliliği yok denecek kadar azken, il kükürt dioksit açısından çok kirli bir hava soluduğu belirlendi.

SSB'den 39. yıl mesajı: Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz SSB'den 39. yıl mesajı: Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz

ÜÇ BÜYÜK ŞEHİR ALARM VERİYOR

İstanbul ve Ankara’da ise özellikle ısınma için kömür yakılan, yapılaşmanın ve trafiğin yoğun olduğu ilçelerde hava kirliliği ürkütücü boyutlarda.

Sarıyer Kumköy hariç, İstanbul nüfusunun neredeyse tamamı DSÖ’ye göre sağlıksız hava soluyor. Sultangazi, Esenyurt ve Mecidiyeköy yeterli ölçüm yapılan istasyonlar arasında en kirli bölgeleri işaret ediyor.

Ankaralılar (kentteki toplam 18 mevcut istasyondan yeterince veri alınabilen altı istasyona bakıldığında) da yıllık ortalamada, ulusal limit değerin üzerinde kanserojen partikül madde soluyor. Siteler’den alınan veriler, Ankara genelinde en kirli havayı soluyan bölgenin bu semt olduğunu gösteriyor.

İzmir’de yeterince ve sağlıklı izleme yapılamamasına karşın, var olan veriler üzerinden ulaşılan sonuç, kent genelinde sağlıksız bir havanın solunmakta olduğu ve hava kalitesi izlemesinin hızlı biçimde iyileştirilmesi gerektiği.

Çalışmada, depremden etkilenen şehirlerde hava kirliliğinin, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, DSÖ kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktığı vurgulandı.

Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel, raporla ilgili yaptığı değerlendirmesinde, Türkiye’de 360 istasyonlu oldukça geniş bir izleme ağı bulunmasına rağmen bu istasyonlarda düzenli ölçüm yapılmadığını, 2021 yılında Türkiye’de en yaygın olarak izlenen hava kirletici parametre PM10 için bile, sadece 34 ilin kirlilik durumunu bildiklerini, bu kısıtlı veriye göre, Türkiye’de DSÖ'nün sınır değer olarak belirlediği PM 2.5 yoğunluğunun tam dört katı kirli hava soluduğumuzu söyledi.

Depremden etkilenen kentlerde de hava kirliliğinin arttığına dikkat çeken Gümüşel, depremin ilk 10 gününde Hatay'ın İskenderun limanındaki yangın dolayısıyla kirliliğin varlığına dikkati çekerek, "Şu an devam eden kirliliğin nedeni, yetkililerce araştırılmalı ve acil önlem alınmalı. Bölgedeki hekimler şimdiden solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu belirtiyor. Adıyaman ve Hatay merkezde de hava kalitesi istasyonlarından düzenli veri alınamıyor. Oysa bu tür afetler sonrası hava kalitesinin izlenmesi, gerekli önlemlerin alınması açısından hayati öneme sahip" diye konuştu.

KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALLER KAPATILIRSA 102 BİN HAYAT KURTULACAK

Sağlık ve Çevre Birliği HEAL’in Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP)  ile yürüttüğü son çalışmaya göre, Türkiye’de işletmedeki kömürlü termik santraller aşamalı olarak 2030 yılına kadar kapatılırsa, toplamda atmosfere 843 bin ton partikül madde, 8 milyon 128 bin ton azot dioksit, 9 milyon 671 bin ton kükürt dioksit ve 293 ton cıva salınması engellenmiş olacağı kaydedildi. Bu sayede 102 bin ölüm ve 194 milyar Eurol'uk sağlık maliyetinin engellenebileceğini ifade edilirken, "2030’a kadar kömürlü termik santrallerin kapatılması, en çok İzmir-Manisa, Adana-Osmaniye-Kahramanmaraş üçgeni, Kütahya ve çevresi, Çanakkale, Muğla ve Zonguldak’taki hava kirliliğini azaltacak" denildi.

THHP’DEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

THHP, Kara Rapor 2022’de, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı erken ölüm ve sağlık sorunlarının azaltması için şu önerileri de paylaştı:

-Türkiye’nin hava kalitesi mevzuatındaki standartlar, DSÖ’nün kılavuz değerlerinin çok üstünde. Halk sağlığı için kirletici limit değerleri bu kılavuz değerlere indirilmeli. PM 2.5 için de ulusal limit değer, DSÖ kılavuz değerine göre bir an önce belirlenmeli ve yürürlüğe konulmalı.

-Hava kalitesi izleme ağı tüm nüfusu ve ana kirletici kaynakları kapsayacak şekilde genişletilmeli, veri alımı kalitesi artırılmalı, sürekliliği sağlanmalı.

-Çevre mevzuatı ve sektörel yasal düzenlemeler ile sektörel politika belgeleri sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı. Tüm yatırımlar proje ve izin süreçlerinde çevresel etki değerlendirmesi ile eşgüdüm içerisinde sağlık etki değerlendirmesine tabi tutulmalı.

-Başta kömür olmak üzere, fosil yakıtlara verilen teşvikler kaldırılmalı.

-Hava kirliliğinin önlenmesi ve halk sağlığının iyileştirmesi, iklim değişikliği politikalarının önemli yan faydaları olarak tanımlanmalı, bu üç alan ortak bir perspektifle eşgüdümlü olarak ele alınmalı.

Raporun detaylı haline ulaşmak için tıklayabilirsiniz.

Kaynak: igf