Cumhuriyet tarihimizde genellikle sağ hükümetlerin yarattığı boş alanları cemaat ve tarikatların, sol hükümetlerin yarattığı boş alanları ise derneklerin doldurduğu görülür. Oysa bu sosyal grupların asli işlevleri boş alanları doldurmak değil, boş alanların bulunduğunu hükümete ve kamuoyuna iletmektir. Kaldı ki bu sosyal grupların zaman zaman “arka bahçe” veya hatta “ön bahçe” oldukları görülmekte, kitap sayfalarında önceleri “derin devlet” ve son yıllarda da “paralel devlet” deyimiyle tanımlanmakta, hatta son deyim Milli Güvenlik Kurulu Kararları ile savcılık iddianamelerine de girmiş bulunmaktadır.
Aziz milletimizin, Üstad’ın “Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” sözünü rehber edinircesine gösterdiği engin cesareti ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın üstün liderlik özelliğinin birleşmesi sonucunda kahraman; 240 şehidimiz, 2000 yaralımız ve binlerce gazimizle atlatılan menfur darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz 2016’ya kadar geçen süreci düşündüğümüzde birinci paragrafın önemi artmaktadır.
Burada bir anekdot aktarmak istiyorum: Adıyaman’da aynı zamanda yaklaşık 30 yıl yaptığım emlak danışmanlık hizmetini 2014’te bıraktım. Diğer emlakçılar gibi ben de sadece satış hizmeti vermekte iken 2006 yılında üniversitemiz açılınca özellikle öğrencilerin kiralık ev bulmaktaki sıkıntılarını görünce bu hizmeti de yapmaya, hatta “kiminin parası, kiminin duası” diyerek öncelik tanımaya karar verdim. Çünkü gelen akademisyen, polis ve diğer memurlar ile öğrencilerin sokak sokak ev araması modern kent özelliğine uygun düşmezdi. Kiralama organizasyonu yapmak, bir an için bırakalım maddi kazanç veya kaybı, her şeyden önce ilimizin sosyal bir ihtiyacı idi. Talep çok olmasına karşın arz yoktu. Arz yaratmak için kiralık mülk sahiplerine istediklerinde teşvik amaçlı promosyon olarak “deprem sigortası” da yaptırabileceğimi taahhüt ettim. Ve derken yavaş yavaş arz da gelmeye başladı. Yine de özellikle bayan öğrenci kardeşlerimiz ev bulmakta kendilerinden kaynaklı bazı zorluklar yaşamaktaydı…
2009 yılında Adıyaman Kent Konseyi Başkanı iken değerli yürütme kurulu üyesi arkadaşlarımla ziyaret ettiğimiz, sonradan “fahri hemşerilik beratı” da verilen zamanın TPAO Bölge Müdürü Besim Şişman’dan Adıyaman’a okul yapmalarını, talep ettiğimizde okuldan önce kız öğrenci yurdunun acil ihtiyaç olduğu samimi cevabını vererek gösterdiği “boşluğumuzu” kurumu adına doldurmaya çalışıyordu.
Önceleri “cemaat” iken sonradan “silahlı terör örgütü” haline geldiği anlaşılan “malum yapılanmanın” devletimizin bıraktığı bu boşluğu doldurmak(!) adına rehber öğretmenleri(!) nezaretinde 5-6 bayan öğrencinin ücretle barınabileceği muhtelif semtlerde evler kiraladığını duyardık. Hatta erkek öğrenciler için de…
İşte devletimiz, bu boşluğu şimdi kendisi doldurmalıdır. Üniversiteler yalnızca öğrenci sayısıyla değil, daha da önemlisi yurt kapasitesi ile de övünebilmelidir. Sosyal devlet olmanın gereği de budur. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünce bakıma muhtaç çocuklar halen aynı yöntemle kiralık evlerde nasıl barındırılıyor ise orta ve yükseköğrenim öğrencileri de yapılacak yeni bir mevzuat düzenlemesi ile Kredi ve Yurtlar Kurumunca kiralanacak evlerde ücretle barındırılabilmelidir. Böylece hem geleceğimiz olan çocuklarımız, torunlarımız zararlı akımların etkisine girmeyecek, hem de bu günkü Şekil-A’daki(!) yapılanmanın yerini, 15-20 yıl sonra adları farklı da olsa bu kez Şekil-B’deki(!) yapılanmalar alamayacaktır.
“Diğer cemaatleri de şimdiden sınırlandırayım” derken devletine, milletine bağlı mütedeyyin insanları ürkütmek, belki camiye bile gitmekten çekinmelerine bile sebebiyet vermek yerine çok önemli gördüğüm bu ve benzeri boşlukları bizzat doldurmak devletin asli görevlerinden olmalıdır. Valimiz Abdullah Erin, Belediye Başkanımız Hüsrev Kutlu ile İl Emniyet Müdürümüz Fikret Salmaner “mevcut mevzuat” ile bu konuda şimdilik geçici tedbirler alabilirler mi? İnşallah…
6 Temmuz 2016 günü Ankara-Adıyaman arası uçak seyahatinde karşılaşıp sohbete daldığımız mütevazı milletvekilimiz İbrahim Halil Fırat’a yaptığım rica ile yazımı noktalıyorum:
“N’olursunuz, yol yapımından çok yurt yapımına önem verelim…”