Mimar Sinan, Selimiye Camii'nin inşaatı tamamlandıktan sonra karşısında oynayan küçük çocuklardan birinin arkadaşına: "Şu minare eğri yapılmış…" dediğini duymuş.

Mimar Sinan hemen küçük çocuğa: "Göster bakalım hangi minare eğri olmuş" deyince, çocuk eliyle işaret ederek "Şu sağ taraftaki minare eğri" diye göstermiş.

Koca Sinan ustalara: "Bize bir halat getirin..." demiş. İşçiler halatı getirerek bir ucunu minareye bağlamışlar.

Koca Sinan küçük çocuğu yanına çağırmış ve "İşçiler şimdi halatı çekerek minareyi düzeltecekler. Minare düzelince sen tamam diyerek bizleri uyar.." demiş..

İşçiler halatı çekmeye başlamışlar ve biraz sonra küçük çocuk haykırmış: "Tamaaam düzeldiii..."

Koca Sinan çocuğa: "Şimdi tamamen düzeldi mi?” diye sorunca, çocuk: "Evet düzeldi, şimdi daha güzel oldu, bak…" diye cevap vermiş.

Ustalar bu olanlara anlam veremeyince Mimar Sinan ustalara dönerek şöyle demiş: "Bu küçük çocuğun kafasındaki minarenin eğriliğini düzeltmeseydik, çocuk caminin yanından her geçerken güzelliğini görmezdi, kafasındaki minare eğriyken.. Önlem alınmazsa, dedikodular aslı astarı olmasa bile iz bırakırlar... Böylece caminin adı da eğri minareli cami olarak yayılırdı..."

***

Büyük usta Mimar Sinan’ın çocukların kafasında oluşan eğriliği düzeltme şekli ve onları ikna yolu anlamlı ve ders verici olmasının yanında yöneticilere de güzel bir mesaj niteliğindedir.

Yönetenler ile yönetilenler, başka bir deyişle memleket idarecileri ile halk arasındaki bilgi akışının doğru ve sağlıklı olup olmaması kafalardaki eğriliklerin varlığı ile doğrudan ilgilidir. Doğru, sağlıklı ve zamanında yapılan bilgilendirmeler halk arasında gelişebilecek yanlış anlama ve dedikoduların önüne geçer. Şeffaf ve güven verici bir ortam oluşturur.

Bölgemizin, dolayısıyla da ilimizin yaşadığı on binlerce canın kaybedildiği, yaralandığı, binaların, evlerin yıkıldığı ve aslında yaşananların rakamlarla ifade edilemeyeceği büyük felaketin üzerinden yaklaşık 85 gün geçti.

Sosyal medyada yapılan paylaşımlara, haberlere ve şehirdeki gelişmelere bakıldığında ciddi çalışmalar yapıldığı, yaraların bir an önce sarılmaya, acıların kısmen de olsa dindirilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir.

Bunlarla birlikte eleştiri ve şikayetler de devam etmektedir. Hâlâ eksiklikler olduğu, yeterince çalışma yapılmadığı iddiaları da dilden dile dolaşmaktadır.

Yapılması gerekenler noktasında bir taraf güzel ve önemli şeyler yapıldığını söylerken bir taraf da bunu aksini iddia etmektedir.

Bu konularda çok şeyler yazıldı ve söylendi. Önemli ve ciddi eleştiriler, zihinlerde oluşan sorular dile getirildi. Yapılması gerekenler konusunda yine önemli öneriler ifade edildi. Ancak hem sorulara hem de eleştirilere tatmin edici cevapların kamuoyu ile paylaşılmadığı konusunda neredeyse kamuoyu hem fikir gibi. Bu da kurumların ve temsilcilerinin yıpranmasına sebep olmaktadır

Sessizlik ve cevapsızlıklar kafalarda eğrilikler oluşturmaktadır.

Mesela, depremin ilk gününden bugüne kadar geçen sürede, depremzedelere yardım ve normal hayata geçişlerini sağlamak; barınma, beslenme, eğitim ve sağlık başta olmak üzere diğer ihtiyaçlarını karşılamak; şehri yeniden inşa etmek ya da yeni bir şehir inşa etmek; şehrin ve şehirlinin kültürünü korumak ve ihya etmek; şehri ve şehirliyi geleceğe taşımak, geri dönüşleri sağlamak, istihdam ve çalışma hayatının düzene girmesi gibi konularda;

Neler yapıldı?

Neler yapılacak?

Neler yapılması düşünülüyor/planlanıyor?

Sorularını sorsak bir şekilde cevaplar alabilecek miyiz? Yoksa sessizlik boşluğunda yitip gidecek mi?

Veya,

Hizmet ve yardımların dağıtımında ve vatandaşa ulaşmasında adaletli davranılıp davranılmadığı kontrol ediliyor mu? Şikâyet ve eleştirilerin yetkili mercilere sağlıklı ve zamanında ulaşması ve çözüme ulaşması noktasında nasıl bir yol takip ediliyor?

Şehrin geleceğini ilgilendiren konularda ilgili meslek teşekkülleri ve sivil toplum kuruluşları ile hangi istişareler yapıldı? Hangi ortak kararlar alındı? Hangi ortak çalışmalar yapıldı/yapılıyor?...

Desek, ne gibi cevaplar alabileceğiz?

Vatandaşların bu ve benzer soruların cevaplarını bilme gibi bir hakları vardır.

Eminim güzel çalışmalar yapılıyordur. Hem de devletimizin tüm imkanları seferber edilerek. En alttan en üste tüm çalşanların fedakârca ve yoğun bir şekilde gayret gösteriyordur.

Ancak bunun her şeyin güllük gülistanlık anlamına gelmediğini de tahmin edebiliriz.

Kalın sağlıcakla…