İnsan, beyninin bir kısmını kullanabilmesine rağmen, bazen çok yüksek bir zekâ düzeyine sahip olduğu söylenir.
Peki ya beynin sahip olduğu kapasitesinin tamamı kullanabilse ne olurdu, nasıl olurdu?
Herhâlde delirirdi, yani kafayı sıyırırdı diye düşünüyorum!
İnsan zekâsı ne kadar olursa olsun, yine de unuttuğu bir takım yer, zaman ve mekânlar vardır.
Çoğu zaman unutulanlar, hatırlananlardan daha çoktur.
Bu yüzden “ unutmamak için, en önemli şey, bir yerlere not almaktır” derler.
Haksız da değiller hani!
Ben deniyorum, çok da faydası oluyor.
Bence sizler de deneyin.
Bakın o zaman unutuyor musunuz?
***
Ömür törpüsünde yaşanmışlıklar, yani psikolojik travmalar, istenilmeyen nahoş davranışlar ve beklenmedik yapılanların en önemli savunması, unutmaya çalışmaktır.
Herkesin kendince felaket olarak kabul ettiği/edebileceği bazı olayları unutmaya çalışması, sosyal hayatın devamında vazgeçilmezdir.
Örneğin ölüm, doğal büyük felaketler, insanın bedeninde meydana gelen tahribatlar, zor olsa da unutulmadığı takdirde, ölüme bile götürebilen birer vaka haline gelebiliyor.
***
Çok kere yanılmamıza sebep olan unutkanlık hadisesi, bizlere sıkıntılı ve zor durumlara düşürür ve mahcup edebilir.
Bu yüzden, önemli olan ve hatırlama zarureti olan bazı bilgilerin, bir yerlere yazılması ve not edilmesi çok önem arz etmektedir.
Malum, insan yaratılışı gereği unutmak gibi bir alışkanlığı vardır.
Belki bazı şeyleri unutmanın dayanılmaz bir hafifliği olsa da, bazı şeylerin unutulmamasında fayda vardır.
Ta lise döneminde, söylenen birçok şeyi sürekli taşıdığı ajandasına not eden bir öğretmenimiz vardı.
O zamanlar, pek bir anlam veremezdim, hatta halimizce dalga geçtiğimiz bile olurdu.
Zaman içerisinde, ne kadar haklı olduğu kanaatine vardım.
***
Unutmak zor olsa da kötülüğü unutmaya çalışın.
Tertemiz bir yaşamdan zevk almaya alışın.
Zararınız yine kendinizedir, bırakmaya çalışın.
Sakın yapamam demeyin, insanın gücü çok şeye yeter.
Yeter ki kendinizle çatışmadan, barışın, çalışın, alışın.
Kerim BAYDAK