Hepimizin malumu, Agos gazetesi Genel yayın yönetmeni Ermeni asıllı gazeteci-yazar Hrant Dink’in menfur bir saldırı sonucu öldürülmesini şiddetle kınıyor, ailesi başta olmak üzere yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle, hangi düşüncede olursa olsun, insanların kanuni, hukuki ve ahlaki ölçüler çerçevesinde fikirlerini dile getirmesinden yana olduğumu belirtmek istiyorum.

 

Aklıselim düşünen bir insan, dayatma ve zorbalığın fikir ve tezleri benimsetemeyeceğini, sergilenen eylem ve şiddetin yangınları söndüremeyeceğini bilakis körükleyeceğini iyi bilir…

 

Kaç günden beri gündemde tutulan olay münasebetiyle, karanlık güçlerce bilinçli olarak kopartılan çığlık ve yer yer ülke genelinde sarsıntıları hissedilen yapay öncü depremler, diliyorum ki; Türk Halkının Milli Birlik ve Beraberlik şuurunu zedelemesin…

 

Yazılı ve görsel basında takip ettiğimiz kadarıyla açılan pankartlar ve atılan sloganlar gösteriyor ki; Ülkemiz ince işçiliklerle kurulmuş ve kumandası dışarıda plazma bir tezgâhın içine sürüklenmektedir…

 

Bu arada “Hepimiz Ermeniyiz!..” söylemlerinin sahiplerini samimi itiraflarından dolayı kutluyorum.

 

Ve yeri gelmişken soruyorum:

 

Barış elçisi genç diplomatlarımız görevleri başında bombalandığında, kurşunlara dizildiğinde acaba hangi biri sokaklara dökülüp “Hepimiz Türküz!..” diye bağırmıştır. İki askerini bahane ederek girdiği Filistin ve Lübnan topraklarında taş taş üstünde bırakmayan İsrail’i acaba kim “Hepimiz müslümanız!..” diyerek yuhalamıştır. Ya avrupa’nın kucağında Sırp milislerince imha edilen Bosna-Hersek, ya Kafkas dağlarının hürriyet güneşi Çeçenistan… Uzağa gitmeye gerek yok. Daha düne kadar Misak-i Milli sınırlarımız dahilindeki topraklarımızın bir parçası Musul ve Kerkük’te, Emperyalist güçler ve Taşeronları tarafından zulüm gören, işkence edilen ve gayrivicdani topluca katledilen Türkmen kardeşlerimiz için kaç tanesi “Biz Türkmeniz, Biz Türküz!..” diyerek inançlı adımlarla yürümüştür…

 

Sonra davul zurna eşliğinde asker ocağına yollanıp da bayraklara sarılı tabutlarla geri dönen Mehmetçiklerimiz… Kadınını dul, çocuklarını yetim bırakan polislerimiz… Allah aşkına kaç kişi, kaç yürek “Hepimiz Askeriz” diye haykırmıştır…

 

Üzücü olan, daimi ekran müdavimleri iktidar komplimanı kalemler ve ezelden beri ekilmek istenen ayrık otu fikirlerin patentli mucitleri,  güya aydınlık(!), çağdaşlık(!) ve özgürlük(!) adına her akşam davetsiz misafir olarak evlerimize konuk olarak, Türkiye Cumhuriyetinin yılmaz bekçisi çocuklarımızı ve gençlerimizi Ulusalcı Çizgi ve Milli Ruhtan uzak tutmaya çalışmaktadır.

 

Üstadın dediği gibi “Öz yurdunda garipsin, öz yurdunda parya” misali, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve “Bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor” emsali Şehitlerimizin emaneti kutsal topraklarımızda, Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bekasını, Toprağımızın bölünmez bütünlüğünü ve Halkımızın birlik ve beraberliğini savunmak, pekiştirici fikirler ileri sürmek, toplumsal derleyici ve toparlayıcı olmak maalesef ve maalesef Ayyıldızlı yarınların ısrarla çekilmek istendiği çöl yeşili ve kırma kızılın hâkim olduğu alacakaranlığın hedefi durumuna gelmiştir. 

 

Korkuyorum ki; Türk ve Türkiyeli kavramlarının arsızca tartışıldığı platformlarda, Dünya liderlerinin bile örnek aldığı, ışığında yürüdüğü Gazi Mustafa Kemal’e verilmiş olan “ATATÜRK” isminin ulusalcılık ve milliyetçilik çağrıştırdığı gerekçesiyle “ATATÜRKİYE” veya “ATATÜRKİYELİ” olarak değiştirilme fikirleri konuşulmasın… Ki O’nun, bu topraklarda yaşayan ve karnını doyuran her kim olursa olsun, kendini Türk olarak hisseden ve düşünenler için söylediği “Ne Mutlu Türküm Diyene!” sözü bile hala kurulmuş beyinlerce anlaşılmış değildir…

 

Sipariş usulü Nobel ödüllü yazarımız diyor ki; “Düşüncelerinden dolayı, devletimizce kabul edilmeyen düşüncelerinden dolayı öldürüldü. 301. maddeyi savunanlar, hala onun kalmasını isteyenler Hrant Dink`in ölümünden bence sorumludur.”

 

Anayasanın 301. maddesine bir göz atalım…

 

1)-Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılayan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

2)-Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, Askeri veya Emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

3)-Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk Vatandaşı tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.

4)-Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.

 

Ünü yurtdışına kadar taşmış meşhur 301.madde bu…

 

Temel ilkesi eşitlik olan Anayasanın bu maddesi Türkiye’de yaşayan bütün bireyler için geçerlidir. Ayrıca benzer yasalar bütün ülkelerde mevcuttur. 

 

Bir akşam komşunuza ailece oturmaya gittiğinizi düşünün… Misafirperver komşunuz size hizmet etme adına varını yoğunu ortaya koymaya çalışırken, siz bütün öfkenizi kusuyorsunuz. Aşağılıyorsunuz, hakaret ediyorsunuz, hatta küfrediyorsunuz…

 

Ya da çoluk çocuk umut yolculuğuna çıkıp bir ülkeye çalışmaya gidiyorsunuz. Azıcık çalışıp da rahata erince başlıyorsunuz o ülkeyi ve vatandaşlarını yermeye, küçümsemeye, hor görmeye…

 

Ne hakaret ettiğim kişinin evine misafir olurum, ne de ağırladığım konuğumca aşağılanmak isterim…

 

Başka bir yazarın oynattığı kalemden saçılan mürekkep lekelerine bakalım… “... bütün akrabalarını 1915`te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş bir sülalenin torunuyum, köklerime ihanet etmeyi öğrendim, soykırımı inkâr etmek üzere yetiştirildim... Sen kalk gel Orta Asya`dan, dal dosdoğru Anadolu`nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler. Orada yerleşik milyonlarca Ermeni`ye ne oldu peki? Asimile edildiler, eridiler, yetim bırakıldılar, sürüldüler, mal mülklerinden oldular.” İşte Elif Şafak Hanımefendinin Müslüman-Türk Kazancı ailesi ile Ermeni asıllı Amerikalı Çakmakçıyanlar`ı anlattığı Amerika versiyonlu "Baba ve Piç`i…

 

Eli kanlı Kasap kim? Can çekişen Koyun kim?

 

Böylesi ağır itham satırları okuyup ve derin manalı sloganları duyarken, Vatan uğruna savaştığı Kafkas cephesi dönüşü Ermenilerce yolu kesilerek diri diri boğazlanan Mamıraşoğlu Vezir dedemin gıyabında hayalimde canlanan şehitlerimizin gül yüzüne bakamıyorum, utanıyorum…

 

İnanıyorum ki; ard niyetli suiistimallerle denenen Aziz Milletimizin mihenktaşı sabrı, birgün "çat" diye nirengi noktasından çatlayacak ve bu ihanet ve bu zulüm ve bu namert saldırılar tüm insanlığı kucaklayan Ata yadigârı sevgi seline kapılıp yok olacaktır...

 

Kutlu yolun yolcusu canlara selam olsun...