Köyün birine bir imam atanır.
Köylü ile çok güzel anlaşır ama her eşek anırışında, köylünün abdest yenilemesine anlam veremez bir türlü.
Dikkatini çeken bu durumun nedenini sorar.
İçlerinden birisi, yıllar evvel köyün imamının, “eşeğin anırdığını duyarsanız abdestiniz bozulur” dediğini, o yüzden de, yıllardır bunu uyguladıklarını söyler. İmam, böyle bir şeyin olamayacağını söyleyerek olayı araştırır.
Öğrenir ki, çok yıllar evvel, köyde su olmadığı için köy halkı toprakla abdest alıp, yani teyemmüm yaparmış.
Tabi ki, köye su, eşeklerin sırtında taşındığı için de, o zamanın imamı bir vaazında; “köyde su olmadığı için, abdestinizi toprakla alabilirsiniz ancak, eşeğin sesi duyulduğunda sırtında su taşıdığını bildiğiniz için, toprakla alınan abdest bozulur; çünkü artık su vardır” demiş.
Ancak, vaazı gönülsüz dinleyen bir köylü, sadece “eşek anırmasını duyarsanız abdest bozulur” kısmını duyup, bunu da halka yaydığı için, herkes de sorgulamadan bunu uygulamış.
Görünen o ki, zaman geçtikçe bu hikâyedeki şartlar değişmiş olsa da, insanoğlunun huyu, pek değişmemiş.
***
Bir konu hakkında doğrusunu öğrenme merakı ve gayreti gütmeden, duyduğumuz gibi, özellikle de işimize geldiği gibi hareket etmemize güzel bir örnek olmuş.
Sorgulanmayan, muhakeme ve muhasebe edilmeyen bir hayatın taklitçi ve robotlaşmış bir hayattan başka bizlere verebileceği bir şey olamaz.
Bazen tembelliğimizden, bazen hayatımızın bir anlamı ve amacı olmadığından, boş vermiş, günübirlik bir hayat yaşarız.
Bazen de irademizi birilerine teslim ettiğimizden böyle bir hayatı yaşarız.
Sorgulamayız yani…
Hatta sorgulatmayız da…
Neden ve nasıl konusunda kafamızı yorma zahmetine bile girmeden, birilerinin iki dudağından çıkacak söze ya da gözlerinden gelecek işmara endeksli bir hayatı hayat sanırsak ve hatta benimsersek, eşeğin anırmasına göre abdestini bozanlardan ne farkımız kalır ki?
Ne yazık ki, bir konu hakkında bilgi edinme, araştırma ya da doğrusunu öğrenme yerine, duydukları ile hareket edenler yüzünden, toplumsal reflekslerimizde bile benzer gelişmeler olmaktadır.
Aslında dinimizi, yani İslâm’ı kaynağından değil de ehil olmayan birilerinden duyduğu şekliyle öğrenip yaşayan, bununla da yetinip kendisini geliştirmeyen, hatta dinimizin aklımızı kullanma ve düşünme konusunda bizleri uyarmasına rağmen bunlara uymayanlar için de manidar bir örnek olmuş.
Bırakalım eşek eşekliğini yapsın. Onların anırmasına göre değil, akli ve nakli delillere göre hareket edelim. Aklımızı ve irademizi gerektiği gibi kullanıp daha insani ve daha İslâmî bir hayat yaşamaya gayret edelim.
Hala eşeğin anırmasına göre abdest bozmakta ısrar edenler varsa da onları eşeğin anırması ile baş başa bırakalım.
(et-tekraru ahsen)