Neden? İnsanlar kişileri olduğu gibi kabullenmez yada kabullenmek istemez, elimizde sihirli değneğimiz yada kişiyi analiz etmek için her anını kare kare gösteren film gibi bir ileri bir geri alma durumunun olmayacağı gibi böyle bir imkanımız da yok ki…
Bir başkasına yada bir olaya şüphe duymak! bazen iyi bazen de yanlışa sürükleyen bir durum, kişinin kendine karşı güveninin olmamasından mı yoksa karşısındakinin kendisini güvenilir kılmamasıyla mı alakalı acaba…
Şüphe, göreceli bir olgudur bakış açısına göre değişkenlik gösterebiliyor! mesela karşısındakinin soru işaretleriyle dolu bir tip olması, gizemli takılması biraz üstü kapalı geçişlerinin olması ve kendine aşırı güven duyması gibi hususların değişkenliğinden olabilir…
Yada kişi kendisini detaylı olarak ifade edememesinden de kaynaklanıyor olabilir. Günümüzde aşk, sevgi, arkadaşlık ve dostluk kavramlarının biraz evrim ve erozyona uğradığını da hesaba katarsak tutku ile bağlanınca tüm bunlara gerek yok niteliği taşır aslında…
Tutku şüphenin panzehridir...
Şüphe yaşanmışlıklardan beslenen bir mefhum ve zamanla öğrenilip ve tecrübeyle sabitleniyor bir nevi klasik koşullanma gibi, şöyle diyeyim çocukluğunda böyle bir duyguyu tatmayanlar büyüdükçe ailesinin etkisiyle yada çevresel faktörlerin kişiyi şekillendirdiği bir öngörü olabilir mi! “daha ne türlü insanlarla karşılaşacaksını” benimsemiş olamazlar mı, şüphe bizleri önyargılarımıza mahkum edip her ikisi de birbirini beslerler, biz buna pis ikilide diyebiliriz…
Kişi daha önce yaşadıkları birikimlerini hayatın tecrübelerinden aldıklarıyla ne kadar doğru dürüst yalansız ve samimi bir hayat yaşamışsa o kadar hoşgörülü ve zıt orantılıda şüpheci olur…
Deli sormuş deliye sen hiç sevdin mi diye! Deli gülümsemiş diğer deliye ben neden delirdim diye…
İnsan zaman zaman kendini okuyabilmeli hatta yargılamalı düşüncesinden hareketle şüphe insanda öğrenme ve merak duygusunu uyandırır uyandırmasına ancak tüm duygularda olduğu gibi fazlasının zarar ama azının yarar getireceğini düşünüyorum sevgilerimle…