Soğuk ve karlı bir gecede namuslu bir kadın yürür karanlıkta, ayakları çamurla karışmış karlara bata çıka.
Bir kadın bir gece üşümeye direnerek cebindeki parasının avuç içine verdiği sıcaklıkla evine doğru yol alır.
Bütün bir hafta alnından dökülen terleri silmeden elinin tersiyle yüreğine akıtmıştır. Çok işi vardır daha, yıkanacak bulaşık, süpürülecek yerler, kolay mı bakmak bir başına üç çocuğa damı su akıtan köhne evde.
Ancak umut vardır yüreğinde, azim vardır.Kadın yarınlara olan inancına sığınmış gecesini gündüzüne katmıştır. Soba yanmaz, peyniri bitmiş gariban sofrada zeytin kalmıştır bir tek. Yeni yıl gecesidir, hiç olmazsa birer tane de çikolata alabilse yavrulara, bir gece çok mutlu olsalar. Gözlerinin içinden sıcacık gülümsemeler.
Altı delinmiş ayakkabısından sızan kar suyuyla donan ayaklarına inat cebindeki yövmiyesi sıcacık bir battaniye gibi ısıtır yüreğini. Hiç olmazsa çikolata alırım, der,bakkalın olduğu sokağa gelince.
Bir his belirir içinde, tuhaf bir his.Dönüp arkasına bakar ürkek. Sanki tenha sokakta birileri vardır. Bakkalın kapısı bir kaç dükkan ileridedir. Kadın tekrar dönüp bakar huzursuzca arkasına. Mahalleden iki kişi akşam akşam kahvehanenin yolunu tutmuştur.Kadını görmezden gelerek kahvehaneye doğru ilerlerken, kadın da onları görmezden gelir. Adamlar kapıya uzanmışken bir ses gelir. Onlar da kadınla aynı anda dönüp bakmıştır, sesin geldiği karanlık sokak başına.
"Kadeeeer!"diye bağırmaktadır Kader'in eski kocası. Kader telaşla sağa sola bakınır ne yapacağını bilemeden.Sonra tekrar, " Ulaaaaan Kadeeeeeerrrrr! Dur Ulaaaaan. Yanına bırakır mıyım sandın. "diye bağırır.
Kader donup kalmıştır.Kahvehanenin açık duran kapısından sokağa fırlayan, evlerden sesi duyup dışarı koşan herkes pür dikkat izlemektedir, bu gereğinden fazla gerçekçi oyunu.
Kader, kaderine ağlar gibi acıyla yığılıverir dizlerinin üzerine ve de yerdeki karlı çamura.Canı acıya acıya ağlamaya başlar. "Ahmet, sana yalvarıyorum. Çocuklarımız evde aç perişan bekliyor. Çok üşüyorlar sobayı da yakamıyorlar." Dili soğuktan mı, acıdan mı bilinmez yuvarlanarak ağzının içinde.
Ahmet gözlerinde ateş püskürerek, acımasızca belindeki silahı çıkarır.Bunu gören kadersiz Kader, kadınlığına isyan edercesine daha da çok yalvarmaya başlar.Kendisi için değil elbet, geride kalacak kuzuları içindir çırpınışları. Bir can değil midir aksi halde kendisininki, varsın olmasın.
Zavallı kadının zavallılığına acıyan birkaç vicdan sahibi "Ahmet yapma, kıyma zavllıya. Çocuklarını düşün."diyecek olsa da en az Ahmet kadar acımasız olan diğer çoğunluk buna izin vermez. Onlar kaostan beslenen canilerdir, tıpkı Ahmet gibi." Bırakın Ulaaaaan bırakın, namus davasıdır. "derler Ahmet'e yol vererek .
Vicdanını sol yanında kurumuş olan Ahmet, kendi yaptığı namussuzluğun bedelini ödetmek için Kader'e silahını doğrultarak yüreğinin ortasına, iki buzdan soğuk mermi gönderir bu soğuk kış gecesi. Fakat Kader cebindeki sıcaklığı artık hissetmeyecek kadar soğuduğunda düşüverir bembeyaz karın kanlı koynuna. Gözünden akan son damla yaş da namusuyla akıvermiştir kanlı karın koynuna.
Nazan Taştan Yapıcı