Dünyanın sadece bizim yaşamımız için yaratılmadığının, dünyayı paylaştığımız diğer canlılar için de yaratıldığına ilişkin gönül köprüsü oluşturmaya çalışan altmış kişilik bir grubun bir araya gelmesi neticesinde adına şirin mi şirin bir isim olan "PATİYAMAN"dedikleri hayvanseverlerin sac üzerine kıymalı, patatesli ve peynirli gözlemeler yaparak Adıyaman'da küçük bir çadırın altında hiç üşenmeden soğuk havaya rağmen kermes düzenlemeleri, satıştan elde ettikleri gelirin tamamının sokak hayvanlarının ihtiyaçlarını gidermek için harcanacak olması karşısında hayranlığımı gizleyemedim.
Bu fikrin nasıl ortaya çıktığını sorduğumda ise; Sokak hayvanlarının mama ve klinik ücretlerini ödeyebilmek için bir araya geldiklerini ve gönüllülük esasına dayalı bir topluluk oluşturduklarını, kendi imkanları ile mama alarak beslemeler yaptıklarını, yaralı kedi ve köpeklerin tedavilerini üstlendiklerini, bunun için de çeşitli zamanlarda etkinlikler tertiplediklerini, elde ettikleri gelirle sokak hayvanlarına yardımcı olduklarını, herkesin kendi bütçesiyle ve yardımıyla yine bir çoğumuzun ablaları, teyzeleri gelip burada gözleme yaptıklarını;
Beklenen ilgiyi görüp görmediklerini ve ileriye dönük planlamalarınız var mı diye sordum? yoğunluğun ve ilginin her geçen gün biraz daha arttığını, henüz bir dernek olamadıklarını ancak onlar kadar da aktif olduklarını belirtmesi üzerine inanın çok mutlu oldum ve kendi kendime insanlık ölmemiş dedim.
Kendi adıma insanlık adına ortaya konan her toplumsal tepkiyi ve bu konuda oluşturulan organizasyonları destekliyor ve emeği geçenlere teşekkürlerimi iletiyorum.
Sokak hayvanları diye adlandırdığımız kedi ve köpekler biz insanlar tarafından evcilleştirilmiş ve insanın olduğu her yere yine biz insanlarla birlikte gelmemiş midir.
Maalesef insanlar, bu canlıları kendilerine mahkum kılmakla kalmayıp bir de bu hayvanları sokaklara terk etmiş, sonrasında ise sokaklarda dahi bu canlıların varlıklarına tahammül edemez ve eziyet eder olmuştur.
Kedi ve köpekler asla aç kalmaz, "ALLAH" onların rızkını verir. Zannetmeyin. Maalesef aç kalıyorlar.
Hatta açlıktan ölüyorlar!
En azından onlara artan yemeklerinizi verebilirsiniz.
Unutmayalım! Hayvanlar konuşamaz.
Ağrısını, kırığını, çıkığını, yarasını söyleyemezler.
İç güdüsel olarak son noktasına kadar avazı çıktığı kadar bağıramazlar.
Üşüyorum donacağım da diyemezler.
Acıkınca çöplüğü karıştırıp sizi dinlemekten başka çareleri de yoktur.
Siz yoksanız onlar ölüdür. Onlar can be.