IMG-20230817-WA0000

Bakanların, Devlet büyüklerinin sık sık ziyaret ettiği Depremin mahsun kenti ADIYAMAN nasıl ayağa kalkar? 

Şurası bir gerçek ki bu deprem, (yıkılması gereken tüm binalar yıkıldığında) ADIYAMAN’ı 1960’lı 70’li yıllara götürecek. Yani 50-60 yıl öncesine.. 

ADIYAMAN’ın öyle ahım şahım zenginleri yok. Dışarıdan para girişi yani yatırımcı da yok gibi. Yani kısaca ADIYAMAN bir K.MARAŞ, bir HATAY, bir G.ANTEP’le kıyaslanacak bir durumda değil.
Bu nedenle ADIYAMAN’a pozitif ayrımcılık yapılmak zorundadır. Aksi halde ADIYAMAN’ın ayağa kalkması kolay değil hatta imkansız gibi..

Peki ne yapmalı ; 
İlimizi sık sık ziyaret eden devlet büyüklerimize ve İlimiz yetkililerine naçizane şu önerileri arz etmek istiyorum ;

1 - Öncelikle kentte yıkılacak olan bütün binalar çok süratli bir şekilde yıkılıp enkazları temizlenmelidir. 
Yıkım ve enkaz kaldırma işi bu tempoda devam ederse 3-5 senede ancak biter. Depremin üzerinden 6 aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen daha binaların %10’u ancak yıkılabilmiş, ki çoğunun enkazı da hala yerinde duruyor.

2 - Binaların yıkılıp enkazlarının bir an önce kaldırılması  için Devlet imkanları devreye sokulmalıdır. Bunun için de depremin olmadığı 70 ildeki DSİ, KARAYOLLARI ve İL ÖZEL İDARELERİNİN makina parkları devreye sokularak, adeta bir seferberlik ruhuyla gece gündüz demeden bu yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri süratle bitirilmelidir. 

3 - Kentte ticari hayatın canlanması için, işyerleri yıkılan esnafa %60-70 hibe desteği verilerek her esnafın yeniden süratli bir biçimde kendi iş yerinde ticari hayata geçmesi sağlanmalıdır.

4 - Depremden önce Tekstil sektöründe ülkemizde öncü İller arasında yer alan ADIYAMAN’da, bu alanda büyük bir gayret gösteren ve ayakta durmaya çalışan sanayicilere mutlaka ciddi bir destek verilmeli ve en az 2 yıl süreyle sigorta priminden muaf tutulmalıdır. 

5 - ADIYAMAN’da depremde bir çok otel yıkılmıştır. Bu otellere Turizm bakanlığı tarafından ciddi bir hibe ve kredi desteği verilerek bir an önce yeniden hizmete açılmalıdır.

6 - İMAR KONUSU ; 
Özellikle yüksek katlı sitelerde(9 katlı) Kat sayılarının (4+1) veya (5+1)’e düşürülmesi içinden çıkılmaz sorunlara yol açacaktır. Bu düzenleme sonucunda kimler, nasıl yaşadığı siteden çıkarılacaktır. İster kurayla ister başka bir yöntemle çözüm aransın, bazı kişiler yargı yoluna başvuracaktır ki bu da sistemi kitleyecektir. 
Bu nedenle site şeklinde çok katlı, çok daireli konutlarda eski imar planındaki kat sayıları deprem yönetmeliğine uygun projelerle mutlaka korunmalıdır. Çünkü burada herkesin yeri belli, katı belli, elinde tapusu, su ve elektrik abonesi var. Hiç bir sorun olmadan herkesin depremden önceki dairesine kavuşma imkanı sağlanmalıdır. 

7 - “Yerinde dönüşüm” için hibe ve kredi konusu;
85 m2 lik birToki konutunun yeni güncelleme fiyatları ve fiyat farkları ile 3,5 Milyona mal olduğu bir ortamda 500 bin lira hibe ve 500 bin lira faizsiz kredi ile “Yerinde dönüşüm” projesinin başarılı olması mümkün değildir. 180-200 m2’lik bir dairenin maliyeti göz önüne alındığında durum daha iyi anlaşılacaktır.
Hal böyleyken bu parayla ne vatandaş kendisi konutunu yapabilir ne de bir müteahhit bulabilir. Hiç bir müteahhit de böyle cüzi bir parayla risk alıp iş kabul etmez.

8 - Bu nedenle Toplu konutlarda yani çok katlı, çok daireli sitelerde “Yerinde dönüşüm” projesi yerine, bu siteler ihale yoluyla TOKİ’ye yaptırılmalıdır. KARADAĞ’da yapılan konutlar hangi şartlarla depremzedelere verilecekse bu toplu konutlar da aynı şartlarla depremzedelere verilmelidir.

9 - Müstakil evi için “Yerinde dönüşüm” projesine başvuran vatandaşlara müteahhitlerle anlaşma zorunluluğu kaldırılmalıdır. Vatandaş depremde yıkılan evini yapacak. Çizdirdiği Projenin müellifi belli, fenni mesulü belli niçin müteahhite gitsin? Neden hak edişleri müteahhitler alsın ki.. Bu yanlıştır, düzeltilmelidir.

Bu arada bir müteahhitle anlaşıp konutlarını kendileri yapmak isteyen vatandaşlar olursa da şu hususa özellikle dikkat edilmelidir;
Mimar Mühendislerden projelerinin 9,10,11 şiddetindeki depremlere göre hazırlanması istenmelidir. Böylece depremde hasar ve yıkım riski tam olarak ortadan kaldırılmasa bile en aza indirilmesi sağlanmalıdır.
Mithat SOLGUN