Medeni dünya standartlarının sürekli aşınım halde olduğu günümüz dünyasında Türkiye’nin, ileri anlamda sosyolojini dönüştürememesi, yeni jenerasyonların da “feodal kalıntılarla” debelenmesine neden olmuştur. Yaşam kalitesi hem ruhsal, hem de fiziki anlamda kalitesizliğin esaretine mecbur bırakılmış, insana değer hiçe sayılmıştır . Yaşam süresi ve kalitesi Türkiye için bir çok ölçütün emareleriyle dolu aslında! Cumhuriyet dönemi ile başlayan modernleşme, kurucu liderin vefatından sonra debelenme sürecine girmiş, bu gün gelinen noktada zihinsel dönüşüm, karanlığın esaretinde, medeni dünyanın çok uzağında kalmış, sosyolojik tabakalar arası gerilim tetiklenmiştir.
Din, dil ve ırkın birbiriyle yarıştırıldığı feodal esaret emareleri, tahammülsüz yığınların kör dövüşüne sebep olmuş, düşünce katmanlarının evinim süreci, Türkiye’yi ideolojik bağnazlıklara hapsetmiştir! Durum ve şartların güç sahiplerince belli bir gruba kanalize edildiği, ağır sosyolojik travmaların sürekli palazlandırma girişimlerimleriyle beslenmesi, Türkiye’nin zihinsel anlamda prangalarla cebelleşmesine sebep olmuştur! Muasır medeniyet hedefinden uzak, tamamen algılara odaklı, lider kültü etrafında güdülenmiş yığınların, cumhuriyetin eşsiz avantajları sayesinde “belirleyici olması” sosyolojinin bu ülkeye ağır bir faturasıdır!
Eğitim ve ekonominin sosyolojiye katkı sunamaması, tarihsel ezberlerin güç sahiplerince siyasal avantaja dönüştürülmesi olanağını sağlamış, algılarla bezenmiş, aynı döngünün dişlileri hayatın tüm dokularını öğütür hale gelmiştir! Nedenlerinin tartışılmadığı, sonuçlar üzerinden sürekli hayıflanan, ama itiraz kültürünün korkuya yenildiği ironik bir dönemden geçiyor ülke! Lider kutsama hastalığı, güç sahiplerince avantaja dönüştürülmüş, uzun süren iktidar olanağı ile cumhuriyetin nitelikleri “padişahlık kostümüne” devşirilmiş, nihayetinde Türkiye’nin bağnazlığın liyakatsizliğin her alandaki kalitesizliğin tahakkümüne esir olmuştur. Kurucu liderin eşsiz dizayn ve öngörüyle kurduğu Türkiye’nin, bu gün ilahi hezeyanlara kapılmış, kibir ve nefretten medeni dünya ile bağı kopmuş oligarklar vasıtasıyla, üçüncü dünya ülkeleri arasına sokulması, bu haliyle bu ülke için şanstır. Milliyetçilik adı altında ülke kazanımlarının sosyolojinin en kalitesiz varoş kısmına peşkeş çekilmesi, toplumsal değerlerin aşınmasına sebep olmuş, ve ne acıdır ki milliyetçi hassasiyetler neticesinde oy kullanan insanlar, ucuzluğun popülizmin prim yapmasına neden olmuştur. Siyasi oligarkların yarattığı fanatizm, Türkiye sosyolojini dinamitlemiş, anayasal sistem cehalet cüppelerine büründürülmüş ve gelinen noktada, özellikle donanımlı nüfusun başka ülkelerde yaşama motivasyonuna neden olmuşlardır. Türkiye siyasal islam tehlikesini kaliteli eğitimle aşabilecekken, bu gün hayatın tüm alanlarında ilahiyi sevgiyi, ilahi korkutmaya indirgeyen, sürekli budayan, hezeyan içindeki cehalet kostümlüleri nedeniyle iğrenilesi bir döneme kapı aralamıştır.
Türkiye ne yaptığının farkına ancak sonuçları yaşayınca fark eden bir kitlenin tahakkümünde! Öngörü zayıflığı avantajı ve geçmişe dayalı sanal korkularla kitlelerin morfinlendiği günümüz Türkiye’sinde, uzun süren bir iktidarın varlığı tamamen düşünemeyen, sorgulamayan ve yetinme dürtüsü “sloganlarla tatmin edilen” bu kitleye bağlı! Hassasiyetlerin amaç için kaşındığı, ilahi boyuta taşınan liderin dokunulamaz varsayımı, sadece amaca giden yolun mihenk taşları! Ülke kişisel menfaat ve hırslarla çağın gerisine taşınmış, kuralların, anayasal sınırların dışına çıkarılmış, toplumsal refleksler devşirilen kolluk ve mahkemeler yoluyla Türkiye üstünlerin hukukuna teslim edilmiştir. Neyzen Tevfik bir çok hadisede verdiği cevaplarla Türkiye sosyolojisi için iyi bir örnek! Bu gün neyzen Tevfik’ler azaldığı için cehalet son derece cesaretli….
DİPNOT:
NEYZEN TEVFİK birinci dünya savaşında iki gözünü kaybeden bir tanidigiyla söyleşmektedir. Tanıdığı sorar:
--Durumu nasıl görüyorsun Tevfik'cigim?. Neyzen "karanlik" diyecekken vazgeçer,
--Sizin gördügünüz gibi,diye cevap verir.
Demokratik cumhuriyet takunya zihniyetinin “oluşturduğu” KARANLIĞA teslim edilemez.