Yaşam biçimimizle, hayat anlam kazandırdığımız gördüğümüz ve yaşadığımız sayısız güzellikler vardır.

Bakış açımızla, ya hayatımız anlam kazanır ya da anlamsızlaşır.

Bu tamamen bizim elimizdedir.

***

Bütün dünyaya meydan okurken, bir kişiye mahkûm oluyorum.

Ne iştir ya!!!

Herhalde bu iyi bir şeydir.

***

Bir toplumda çürüme, yozlaşma başlamışsa, düşünme ve beyninin kullanma zamanı gelmiş demektir.

Belki sıfır kilometre bir araba çok çok değerli olabilir, ama aksine insan beyni sıfır kilometre ve kullanılmamışsa ya da başkalarına kiralanmışsa, toplum tehlikeli dönemlere ve boyutlara ulaşmış demektir.

***

İnsanlar biliriz, işgal ettikleri mevki ve makamdan ayrıldıklarında; kendilerine gösterilen sevgi, saygıdan eser kalmamıştır.

Çevrenize bakacak olursanız, bu türden insanlarla çok karşılaştığınızı göreceksiniz.

***

İnsanlar biliriz ki vazifeleri bittikten sonra bile, kendilerine duyulan sevgi ve saygı ölünceye kadar devam eder, herkes kendisinden hoşnut olur.

O insanlar insanlığı ve insanî değerleri her şeyin üstünde tutmuş, kültürlü, ne yaptığını bilen, atılgan, dürüst, namuslu, efendi ve üstlendiği her işi başarmış olduklarından, insanların gönlünde yer tutmuşlardır.

***

Kimi zaman insanların başına taç olurlarken…

Kimi zaman da insanların ayaklarının altındaki toprak bile olamazlar.

Kimi zaman bu insanlar yaptıklarıyla kuşaktan kuşağa anlatılarak yaşatılırken…

Kimi zaman da bir an da yok olup giderler ve onları artık kimse hatırlamaz.

***

Çevremizde ki sıradan bir yer de bile olsa, güzeli ve güzellikleri algılamadan, hayatın anlamanın imkânı yoktur.

Sahi siz, biz, hepimiz; ne kadar algılayabiliyoruz?

***

Algılama konusu, kişiden kişiye farklılık arz edebilir.

Eğitimine, öğretimine, kültürüne, çevresine ve yaşayış biçimine göre de farklılık arz eder mi?

Olur mu, olur valla!

 

 

 

Kerim BAYDAK

[email protected]