Artanlı Merhum Mehmet Sait Hoca’nın oğlu, Hacı Mahmut ve Hacı Bekir Doğan’ın ağabeyi, Feyzullah, Mehmet Sait, Abdulkadir ve Kasım Doğan’ın babası, Eski Milletvekili Ahmet Doğan Hoca’nın amcası, Ebubekir Aytekin’in kayınpederi HALİT DOĞAN; 26.06.2012 tarihinde,78 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Ölüm, her an kapımızı çalınması ihtimali olan; ama saati belli olmayan bir fanilikteki mutlak nihai son. Yaşa, mevkie, makama bakmaksızın, hepimizin bir ayağı dünyada, diğer ayağı toprakta. Şair öyle der ya: “Bir namazlık saltanatın olacak, taht misali o musalla taşında.” İster deli ol, isterse veli, ister zengin ol, isterse fakir, ister genç ol, isterse yaşlı, ister erkek ol, isterse kadın, şüphesiz herkesin bir namazlık saltanatı vardır. Ne mutlu o saltanata ulaşmanın gereğini yerine getirenlere.
Cemiyet içinde örnek hareketiyle temayüz eden, canlılara iyiliği dokunan, kimsenin dedikodusunu yapmayan, her türlü iftiradan uzak yaşayan, hak bildiği yolda yürüyen bir insanın irtihali, dar-ı beka eylemesi, yaşantı manasınca sadece bir intikale adım uydurmaktan başka bir şey değildir.
Bazı şahsiyetler vardır, ölümleriyle insanı teessüre sevk ederler.
Bazı zatlar vardır, yerleri doldurulması çok zordur. Her an, her yerde varlıkları hissedilir. Yokluklarında, bir boşluk hissine kapılır insan.
Bazı muhterem insanlar vardır, hem maddi, hem manevi olarak derinden etkiler, etkisi altına alır. Ayrılığında boşlukta hissettirir insanı.
Şu anda âdeta boşlukta hissediyorum kendimi. İnancı, ihlâsı, itikadı, ahlâk ve yaşayışıyla Ape Halit’te (HALİT DOĞAN) beni etkileyen çok şey vardı. Ebediyete göç eden Ape Halit’i anlatacak kelime bulamıyorum. Nereden, nasıl ve neyden bahsedeceğimi inanın karar veremiyorum. İnsanın sevdiği, saygı duyduğu, hürmet ettiği, yakinen tanıdığı birinin ölümünden sonra; ifşaata girmeden, gurur yapmadan, nefsanî davranmadan, yürekten bir şeyler yazması ne kadarda zor. İlla ki bir şeyler de yazmak gerekiyor.
"Ölmeden önce ölünüz" hadis-i şerifin sırrına mazhar olan bir kimse, ne bahtiyar kimsedir. Ölümsüzlük duygusu karşısında ihtirasın, kinin ne hükmü olabilir ki? Toplum içinde yaşayan insan, mana bakımından da sarsılmaz bir inanca sahipse, böyle bir insanın yaşı, varlığı asırlara bile sığmaz. Zaman kaygısından azade yaşayan, gösterişten uzak duran, tevekkülü kendine düstur, ilmi kendine düstur, ilmi kendine yol, kusursuz ameli kendine şiar kabul eden, tevazuu, tebessümü kendine libas edinen insan, örnek insan olarak hatıralarda, hafızalarda daima yaşayacaktır.
Ape Halit’te sahiplendiği bu değerlerle, her zaman gönlümüzde, dilimizde ve yüreğimizde yaşayacaktır. Her zaman, en ufak ve en zor müşküllerimizi kendisine danıştığımız, o yumuşak, naif konuşmalarıyla bizleri rahatlatan Ape Halit’imiz, her zaman gönlümüzde yaşayacaktır. Gece- gündüz ayırımı yapmadan, onun gibi, bizleri sakinleştiren, rahatlatan, varlığından huzur bulduklarımız olup, onun gibi olmasa da; biz yine de her an varmış ve yanımızdaymış gibi, onun söylemleri kulağımızda çınlarcasına kendimizi düzeltmeye, yaşamaya çalışacağız. Onun vücudu kaybolmuş ise de o, dünya durdukça kalplerimizde yaşayacaktır. Onun bıraktığı maddi ve manevi söylemleri, eylem ve davranışları onu daima nezdimizde yaşatacaktır.
Ape Halit’in o mütebessim çehresi, sürekli karşılaştığına maddi-manevi bir şeyler veren, o tefrik gözetmeyen muamelesi, ruhlara hitap eden ve maneviyat pınarlarının akışını ve ahengini dile getiren konuşmaları, gönülleri fetheden, sıkıntıları bir an da gideren, herkesin derdine Cenab-ı Allah’ın inayetiyle deva ve şifa olmaya vesile olan, gönül âleminin zevklerini kana kana tadan ve tattıran Ape Halit’imiz yok artık!
Kanaatkâr, şükredici Ape Halit, Halik’ına kavuşurken, ben dâhil olmak üzere tüm sevenlerini üzüntüye boğdu. İyi ki ebedi hayatta tekrar kavuşma ümidimiz var da bizleri teselli veriyor. “İnnalillahi ve innaileyhi raciun” Muhakkak ki, vuslat anının doyumsuz zevkleri ve neşesine kavuşma arzusuyla, böyle bir vuslatın ulviyetini gıpta ile seyredip düşünüyoruz, mest ve hayran bir hâlde gözyaşları döküyoruz. Biz, bu olgunluk ve tevazu hissini Ape Halit’te gördük ve şahit olduk, inşallah ondan da ders almışızdır.
Bu yüzden diyorum ki, belki yaşadıklarında yanımızdaki insanların kıymetini bilemedik.
Bu yüzden ölenlerin ardından söylenecek söz bulmak her zaman kolay olmuyor. Hele ölüm gerçeğini kabullendikten sonra, bazen susmakla da çok şey söylenmiş oluyor; ama ne var ki ölen sevdiklerinizin ardından her zaman isteseniz de susamıyorsunuz işte.
Üstat, şair ne güzel söylemiş: “Ölüm güzel şeydir; budur perde ardından haber!
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Yüce Peygamber. (N.F.K.)”
Muhterem M. Sait Hocam, sizin oğlunuzu sevdiğiniz kadar,
Muhterem Hacı Mahmut, Hacı Bekir, sizin ağabeyinizi sevdiğiniz kadar,
Muhterem Feyzullah, Mehmet Sait, Abdulkadir, Kasım, sizin babanızı sevdiğiniz kadar,
Eski Milletvekilimiz Ahmet Doğan ve… amcanızı/dayınızı sevdiğiniz kadar,
Sayın Ebubekir Aytekin, sizin kayınpederinizi sevdiğiniz kadar, biz de çok severdik Ape Halit’imizi.
Merhuma Cenab-ı Hak’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum. Cennet mekân olur inşallah.
Kerim BAYDAK-Adıyaman