Olağanüstü durumlarda, sürekli baş ağrıtan meselelerde ve toplumun genelini ilgilendiren sıkıntılarda “esas sorunlar” değil, hep etkileyici unsur olan sorunlar konuşulur. Tıpkı ülkemizde 30 yıldan fazladır olduğu gibi.
Biz genellikle terörü konuşuyoruz; her gelen şehit haberinde yüreklere düşen kor ateşinin yaktığı yerleri anlatıyoruz.
Yatırım diye başlıyoruz, ülkenin kaynaklarının ne kadarının silaha ayrıldığı anlatılmaya başlayınca vazgeçiyoruz.
Bölgenin kalkınmasını söylüyoruz, “yatırımcının kaçma sebebi” sıralanmaya başlayınca hak verip, susuyoruz.
Yoksulluk da buna paralel, işsizlik de, açlık sınırının altındaki yaşam standardı da…
Sonra eğitim geliyor; okula gidemeyen çocuklar, güvenlik ve yoksulluk nedeniyle okutulmayanlar…
Sağlıkla devam eden ve insanların daha iyi yaşamasına imkân sağlayacak her şeyi konuşurken, bir şeye takılıyoruz; terör…
Terör gündemimizdeyken, diğer bütün gündemler esas sorun olmasına rağmen ikinci, üçüncü, hatta daha geri sıralara atılabiliyor.
Bunu anlayışla karşılayan da çok…
Ama bizim sorunlarımız da çok…
Adaletsiz gelir dağılımı ve bölgeler arası kalkınmışlık farkı, anlatılır, izah edilir gibi değil.
Bütün bunları gündeme almak için, “asıl problemin önündeki en büyük engel” kalkmalı.
Barış, sadece anaların gözyaşını dindirmeyecek çünkü…
Babaların çektiği acıyı sonlandırmayacak.
Yetim kalan boynu bükük çocukların sayısını azaltmayacak.
Dul kalan gelinler, sonu bilinmez bir hayatla mücadeleye başlamayacak…
Bütün bunlar olacak elbet.
Çünkü barışın esası, insanların ölmemesidir…
Ama ya ekonomik yönü?
****
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının (İSMMMO), “Türkiye`de Eğitim Harcamaları ve Ailelere Maliyeti” raporunu dün açıkladı…
Ben sadece iki rakamı vereceğim; birisi eğitim, diğeri gıda…
Belki hepimiz gelir dağılımındaki adaletsizliği bildiğimizden olmalı, açıklanan raporların içeriğini de normal karşılayabiliriz.
Ama farklı düşünün…
Kendi çocuğunuza harcadığınız ve başka çarenizin olmadığı miktar yerine, orta gelir grubu veya üst gelir grubunun çocuğuna harcadığı miktarı harcamayı…
Düşünün yer değiştirdiğini…
Onun çocuğuyla sizin çocuğunuzun hiçbir farkı yok. Birinin kanı, diğerinden daha kırmızı değil. Ve herkes, eşit haklara sahip olmalı, insanca yaşamada önünde engel bulunmamalıdır.
Ama fark çok…
Ne kadarmış?
Anaokulundan başlayarak üniversiteyi bitirene kadar bir çocuk için ailelerin yaptığı harcama dar gelirlide ortalama 4 bin 500 liraymış…
Bu günlük 12 lira demektir…
Bunu veremeyenlerin olduğunu da biliyorum.
Peki bu rakam üst gelir grubunda nasıl; 668 bin liranın üzerinde…
Günlük bin 830 lira…
Bir aylık asgari ücretten fazla…
Rapora göre çocuk 22 yaşına gelene dek ailelerin yaptığı harcamaya yer verilmiş. Alt gelir düzeyindeki bir aile, 22 yılda 79 bin lira harcama yapıyormuş.
Bu rakam orta gelir grubunda 559 bin, üst gelir grubunda ise 1 milyon lirayı aşıyormuş…
Aradaki fark, insanların insanca yaşamasının önündeki derin uçurumu gösteriyor.
Peki ne yiyoruz?
Alt gelir grubu 22 yıl boyunca gıdaya harcadığı rakam 54 bin lira…
Yılda 2 bin 454 lira…
Günde 6 lira…
Kaç ekmek ediyor, katığı karıştırmayın…
Üst gelir grubu ise aynı dönemde 450 bin lira harcıyor…
Yılda 20 bin 454 lira…
Günde 56 lira…
Aradaki fark tam 9 kat…
Sadece bu değil elbet, konuşacak çok şeyimiz var.
Hak ihlalleri, eğitim ve sağlıktaki farklılıklar…
İllerin kalkınmışlığı, sosyal ve kültürel etkinlikler…
Gıda ve eğitim dışında kalan harcamalar; giyim, ulaşım, sağlık, sosyal ve kültürel etkinlikler, tatil ve daha birçok şey…
Bütün bunlar ve bütün bunlara bağlı yüzlerce sorunu, “terör var” diye öteleyen bir millet olduğumuzun artık farkına varmalıyız.
Ve bütün bunların üstünde “insanca yaşama” adına demokratik bir ülke, demokrasisi yerleşmiş kurumlar ve kafası esenin darbeye yeltenmediği yapılanma, sivil bir anayasa, düzeltilmesi gereken kanunlar…
Barış gelsin, inanın konuşacak çok şeyimiz olacak.
En azından “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” sloganını atma gereği duyulmayacak, ne şehitler olacak, ne bölünme korkusu…
Ama önce barış…
 
Twitimden seçmeler
Akil insanlar, her şeyden önce çok yürekli insanlarmış. Bu kadar iğrenç ve çocukça tepkilere göğüs germek kolay değil.