Her Eylül ayı geldiğinde, muhakkak bir Eylül yazısı yazarım. Bu defa yazmam diyordum, ama gecikmeli de olsa yine yazdım. Eylül kimileri çok sever, kimileri sevmez. Ben de her şeyin değişimine sebep olduğundan, hem düşünür, muhasebe yaparım, hem de maddi olarak biraz da üzülürüm. Belki her ay fakirler, garibanlar, yoksullar için zor; ama Eylül ayı daha da zordur. Eylül benim de hep sitem ettiğim, sevmiyorum dediğim bir aydır. “O senin Hüsn-ü kuruntundur “diyebilirsiniz. Doğrudur, gerçekten benim hüsnü kuruntum olabilir. Öyle ya! Günler, haftalar, aylar hep aynıdır. Onların suçu ne ki?
Ne yapayım bir türlü kendimi soyutlayamıyorum. Hele Eylül de olan bitenleri, yapılanları, eksiklik ve aksaklıkları görünce ya da karşı karşıya kalınca; ister istemez bu fikre ve düşünceye kapılıyorum. Malum tuzu kuru olanlar, soğuk kış gecelerinde dışarıda neler olup bitiyor, diye dertlenmeyenler, sıcacık yataklarında keyif üstüne keyif çatanlar, kahvelerini höpürdeterek içenler anlamazlar.
Eylül ayı, fakirlerin dostudur.
Eylül ayı, zahire toplamaktır, kışa hazırlıktır.
Eylül ayı ve öncesi, sokakta yaşamak zorunda olanların, maddi durumu yetersiz olanların, yetersiz beslenenlerin, başını sokacak bir evi olmayanların rahatça yaşadıkları bir aydır.
Eylül ayı, fakirler için, güç aşımı masraf ayıdır.
Eylül, özellikle bayanların harıl harıl çalıştığı, parası olsa da olmasa da, hem kendileri, hem hayvanları için yiyecek, içecek gibi erzaklarını hazırladıkları yorucu, sıkıntılı, bıktırıcı bir aydır.
Eylül, ayında domates-biber salçası yapılmak zorundadır.
Eylül, kurutmalık sebzelerin- meyvelerin, turşu, salamura gibi hazırlıkların yapıldığı bir aydır.
Eylül ayında, kışa hazırlık odun-kömür alım hazırlığının yapıldığı aydır.
Eylül ayı, kışlık giyeceklerin alındığı masraflı bir aydır.
Eylül ayı, nişan, sünnet, düğün gibi özel ve önemli günlerin sığdırıldığı ya da sığdırılmaya çalışıldığı büyük giderlerin ve dar gelirlilerin borçlandığı masraf ayıdır.
Eylül ayında ilkokuldan Üniversiteye kadar okula gitmek zorunda olan çocukların her türlü ihtiyaçların giderilmek zorunda olduğu ekstra masrafların yapıldığı bir aydır.
Anlayacağınız Eylül ayı, yıl boyunca çalışılıp biriktirilen paraların harcandığı hatta bezen de borçlanmak zorunda kalınan bir aydır.
Eylül ayı, bazıları için Ağustos böceği gibi zevki sefa içerisinde devam ederken, bazıları için karınca misali sürekli çalışıldığı bir aydır.
Eylül ayı, bazıları için zorunlu olarak dinlenme ayı, bazıları için keyif çatma ayıdır.
Eylül hüzün ayıdır, Üniversiteye gidenler için ayrılık ayı, ilkokula yeni başlayanların için üzülme ve ağlama, yaprak dökümü, göç ayıdır.
İşte tüm bunlar yüzünden, Eylül aynı çok da sevmem. Her ne kadar Eylül ayına atfedilmiş, benim Hüsn-ü kuruntum olan bir takım sebepler gibi görünse de bir türlü sevemiyorum. Şimdi diyeceksiniz ki “Eylül ayının hiç mi güzel yanları, yönleri yoktur”. Olmaz olur mu? Elbette var. Hem de en alasından.
Eylül, şairlere ve yazarlara ilham veren bir ayıdır.
Eylül ayı, yazdan bahara geçiş zamanıdır.
Eylül, ölümü hatırlatan en güzel ayların başında gelir. (Doğum ve ölüm)
Eylül ayının birçok olumsuzlukları olduğu gibi, birçok olumlu yanları illa ki vardır.
Bir Eylül ayını daha yolcu ettik? Kar mı ettik, zarar mı ettik?
Hem kar ettik, hem zarar ettik. Fazla masrafa girmeden Eylül ayının geçtiğine sevindik, ama kışın hazırlıklarının bihakkın yapılmadığını görünce de üzüldük. Bizim için adeta kültür haline gelmiş kış alışkanlıklarımızın bu sene yeterince yaşayamadığımıza gerçekten üzüldük. Belki cüzdanımızdan fazla para eksilmedi, ama bu kışı nasıl geçireceğiz, doğrusu düşünmüyor da değilim. Kim bilir, belki de gerçekten benim kuruntumdur. Bilemiyorum!
Belki ben idare edebileceğim de, ya fakir-fukara, garip-gureba, Allah (CC) yardımcıları olsun.
Kerim BAYDAK