Bazı insanlar, kendinde bir hastalık emaresi bulmak için, uğraşıp dururlar.
Sürekli kendileriyle ilgilenirler, steteskop gibi hep kendilerini dinlerler.
Hele bir de ters giden bir şeylerin farkına varırlarsa, dünya başlarına yıkılır, hastalık hastası oluverirler.
İşte o zaman, gelsin doktorlar, gelsin ilaçlar…
Hele çevresinde aynı şikâyetlerde bulunanlar varsa…
Hele biraz da dedikodu meraklısıysa, söylenti dertlere kulak kabartıyorsa…
Hele bir de nazlı ve hastalık cilvelisi biriyse, vay, vay, vay…!!
***
Derler ki; “eti ney, budu ney ki, o kafadan onlar çıksın!”.
İyi de kardeşim; “bilgi, birikim, beceri ve tecrübe ete, buda ya da küçük-büyük kafaya bakmıyor, cevher varsa ne diyeceksin peki?
***
Öğrenmenin çok çeşitli şekilleri vardır.
Herhalde en önemlisi de yaşayarak öğrenmektir.
Belki bedeli en yüksek olan öğrenme biçimlerinden biri, bizzat yaşayarak öğrenmektir.
Şüphesiz bilenler, bilir.
***
İnsan birçok şeye sahiptir.
Bu sahibi olduklarını, amaca ulaşmada araç olarak kullandığı noktada, sıkıntılar ortaya çıkmaya başlıyor.
O yüzden, sahip olduğu mevcut değerleri, menfaat sağlama babında kişiselleştirmeden, genelleştirmesi gerekir.
Aksi takdirde hem güven ve itimat yitirilir, hem de insanlar nezdinde Kıymet-i Harbiye’miz kalmaz.
Ona göre!..
***
Kendimizle ve bazı insanlarla geçmişte yaşanan bir takım olumsuzluklarımız vardır.
Bunlar, bizleri birbirimizden, hatta bizi bizden bile uzaklaştırmıştır.
Bazı yaşanılanlar da birbirimize yakınlaştırmıştır.
İnsanları kısıtlayan, gelişmekten, mutlu, huzurlu ve dingin bir hayat sürmekten alıkoyan bazı sebepler, bizi farklı ve anlaşılmaz bir ruhiyatı hal içerisine sokar.
Öyle ki bazen korkularımız, yargılamalarımız, beklentilerimiz, en sevdiklerimizi yahut kendimizi bile ilerlemekten alıkoyar.
Bazen bilerek, bazen de bilmeden….
***
Gelmediği gün, hep merak ediyorum.
Her gün, 100 TL bozdurmaya geliyor.
Dayanamayıp soruyorum.
“Hayırdır, bugün gelmedin, her gün 100 TL bozuyorsun, ne yapıyorsun Allah aşkına?”
“Ne yapayım, sabahları eve bırakıyorum, ne kadar bırakırsam o kadar çok harcıyorlar, ben de az bırakmak için, bozduruyorum!” diyor.
Ah ulan para, ah!
İnsanları ne hallere koyuyorsun.
Kerim BAYDAK