Bir nasihat, bin musibetten evladır diyen atalarımız, bunu laf olsun, torba dolsun diye söylemediğine eminim. Yaşayarak görme, gördüklerini de önyargısız şekilde değerlendirmek gerek. Terör konusu da böyle. Başınıza gelmeden, sizi yakmadan, canınızı acıtmadan önce teröre karşı durmak gerek, olduktan sonra değil.
Türkiye’de peş peşe patlayan bombalara rağmen, terör örgütlerine kucak açan, “oh oldu” diye içten içe ve bazen de açıkça sevinen ülkeler, terörün bir gün kendilerini de vuracağını düşünmüyorlar demek ki…
Sadece Avrupa’nın kalbi değil, birçok ülke, farklı farklı terör örgütlerini desteklemekle artık ün salmış.
Bunların başında elbette en büyük terörist ülke olan Amerika ve onun yavrusu İsrail var.
Dünyanın her tarafına çomak sokan, kukla örgütler eliyle eylem yaptıran, hükümet değiştiren, o ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kendisine doğru akıtan Amerika, bunun için dışarıdan değil, içeriden hain kullanıyor.
Bir nasihat etmek gerekirse; Bütün ülkelerin en zayıf noktası içteki hainlerdir.
Bu yeni bir nasihat da değil, ne musibetlerden önce büyüklerimizce söylenendir.
Ülkesini ve milletini satan, ülkesine ve milletine karşı ihanet içinde olanların gerekli cezayı görmediği ülkelerde, yıkım çok daha kolaydır.
Türkiye, 80 yıl boyunca haini yanlış yerde aradı.
İhaneti yanlış yerde aradı.
Sadece kendisi gibi düşünen, kendisi gibi giyinen, kendisi gibi inanan ve kendisi gibi yiyen insanlar olsun istedi.
İrtica diye ürettikleri sanal korku, bütün Müslümanlara hayatı zehir etti.
Dinsiz olan kim olursa olsun, “zarar gelmez” diye bir kenara koydu, besledi, büyüttü, sırtını sıvazladı.
Ateist bir toplum oluşturmak için temelde bütün inançlara, özelde ise İslam’a karşı oldu.
İyi insan yetiştirme kaygısı taşımayan devlet, boyun eğen ve koşulsuz kabullenen insanlar yetiştirmek istedi. Bir kısmında başarılı da oldular.
İnsanlar bilinçlenince, teknoloji ilerleyince, dünya küçülünce yanlış gidene tepki de gecikmedi.
Ancak o güne kadar insanlara korku salmak için bünyesinde terör örgütü besleyen, büyüten ve en zalim haliyle halkın üzerine gönderen devlet, yeni yeni terör örgütleriyle baş etmek zorunda kaldı.
AK Parti iktidarıyla önce devletin içindeki terör örgütü temizlendi, sonra paralel olanlara el atıldı.
Kolay değildi elbet.
Çünkü terör örgütleri, kendi başına iş yapan oluşumlar değildi.
Onları besleyen, büyüten, cebini dolduran ve umutlandıran kişiler, kuruluşlar, oluşumlar ve ülkeler vardı.
Bunlardan birisi Amerika’ysa eğer, birisi Rusya, bir diğeri Belçika, Fransa, İngiltere, İsrail’dir…
Birçok ülke, bir başka ülkenin içişlerine, terör örgütlerinin eliyle karışıyor, kendi istedikleri şekilde dizayn etme şansı elde ediyorlar.
En azından korkutuyor, bağımlı hale getiriyorlar.
Tam burada bir nasihat vermiş olayım; Bu nedenle karşı çıkılması gereken, terör örgütleridir, besleyen ülkeler sonra gelir.
Çünkü besleyecek terör örgütü bulamayan, başka ülkelerin içişlerine de karışamaz.
Ortada beslemeye hazır terör örgütü varsa muhakkak, bu ülke değilse, diğer ülke kendi çıkarı için “gel otur, konuşalım” diye davet edecektir.
Bunun için ülkelerin devlet başkanlarını yanımıza çağırıp, nasihat etmeye gerek yok.
Zira terör, sadece bize has bir şey değil.
Dünyanın her tarafında, küçük veya büyük çaplı terör örgütleri eylem yapar.
Eylemin küçük veya büyük olması, hangi ülkede olması, kime karşı olması, kimin eliyle olması gibi aklayıcı, masumlaştırıcı sebep üretilmez. Eğer üretirseniz, yarın size olduğunda da bahane üretmeniz ve terörü haklı göstermeniz gerekir ki, bu pek mümkün değil.
Ama elbette Belçika şanslı, Amerika şanslı, İsrail şanslı ve Rusya şanslı.,
Tıpkı Fransa’nın ve İngiltere’nin şanslı olduğu gibi…
Hiçbir ülke içindeki hainlere müsamaha göstermez.
Kendi ülkesinde olan terör eylemine alkış tutan, yanında duran, parasal destek veren, sırtını sıvazlayanı affetmezler.
Bizde ise, ülkenin önemli bir bölümü, farklı farklı terör örgütlerinin yanında.
Kimi maddi destek veriyor, kimi manevi, kimi de borazanlığını yapıyor.
Bununla yetinmiyor, terörü destekleyen ülkelere kadar giderek, bağlılıklarını ifade ediyor ve ülkelerini şikâyet ediyorlar.
Dünyanın en alçak hainleri bizde yetişiyor, hangi tarlada, hangi fabrikada bilinmez ama bu kadar alçaklarıyla hiçbir ülke baş edemez.
O nedenle bin musibet olmadan önce, bir nasihat yetmeli; terör destekçileri, hak ettikleri cezayı bulmalı…
Belçika’ya da nasihat etmiş olalım, henüz musibetleri tazeyken…
Tweetimden seçmeler
Umudunuzu kırmayın, yaşanan acılar, yaşanacak mutlulukların habercisi olabilir...