Gelin bugün biraz züğürtlük yapalım, çenemizi yoralım, hayal âlemine dalıp gidelim ve kendimizi Kral sanalım, Krallara layık bir ortamda…

Kral hazretlerine göre zaten züğürdüz ama çenemizi de yoralım, kafamızı da. Sonra o kadar serveti ve sahip olduğumuz mutluluğu kıyaslayalım.

G-20 Liderler Zirvesi, Antalya’da hafta sonu başlıyor. Zirve başlamadan önce Suudi Kralının kendisinde önce gelen eşyaları gündeme oturdu.

Züğürtlüğümüz de işte burada başlıyor.

Sadece 3 gün ülkemizde bulunacak olan Kral Selman, tam 16 kamyonluk ‘özel’ eşya göndermiş…

Bu yeterli değil tabi, tam tamına, 65 adet özel yapım Mercedes marka otomobil

3 gün, 72 saat eder.

Toplantı dışında her saat bir Mercedes’e binse, sanırım süreyi tamamlıyor. Belki eksik bir iki saat kalır onda da benim Fiat Punto’yu kendisine tahsis ederim, ayıp olmasın…

Züğürtlük yaptığımı sanmayın, bir vakıayı anlatıyorum.

Kral Selman ve Prens Telal, geceliği 15 bin Euro yani 46 bin 806 liralık özel villada kalacak. Bunun için 140 bin 418 lira ödeme yapacak.

Tabii sadece kendisi değil, yanında tam tamına bin kişilik bir heyeti var.

Bunun için de Mardan PalaceHotel’i tamamen kapatmış durumda.

Hotel’in 546 odası, Kral Selman’la birlikte gelenleri de ağırlayacak.

Bu odaların fiyatı da 800 Euro’dan başlayıp, 15 bin Euro’ya kadar devam ediyor.  Bu kısmı hesaplamaya matematik bilgim yetmediğinden, geçiyoruz efendim geçiyoruz.

Hotel ve villaların fiyatına sadece kahvaltı dâhil olduğundan, öğle yemeği, akşam yemeği, Kral’ın canı istedi yemeği, tatlısı, meyvesi de üstüne eklenecek.

Belki canı kahve ister, terasta çay yudumlamak, havuza bakan yerde başka başka içeceklerini mideye indirmek ister. Bunların da fiyatı, faturaya eklenecek.

Kral bu, SPA masajı yapmazsa olmaz.

Bunun içinde 7 bin 500 metrekarelik SPA merkezi ekstra hizmet verecek.

Burada da züğürtlük yapmayalım, bunun fiyatını da geçelim.

Tabii hemen bir müjde vereyim, Suudi delegasyonu, oteli çok beğenmişler, 3 günlük G-20 zirvesini yetersiz bulduklarından iki haftaya çıkarmışlar.

Sudan ucuz bu konaklama kaçırılmamalı değil mi?

Peki paramıza kıyıp, bütün mal varlığımızı satsak ve o otelde birkaç günlüğüne konaklamayı göze alsak, bize sağlanan hizmetle, Kral’a sağlanacak hizmet aynı olur mu, diye düşünmeden edemedim.

Bendeki de hınzırlık, züğürtlük değil!

Tabii ki aynı olmayacak.

16 kamyonun içinde Kral’ın hangi özel eşyaları olduğunu merak ettim, tek tek sayabilsem ve kontrol edebilseydim.

Otelin yatağından çarşafına, bardağından kaşığına, havlusundan elbiselerine kadar hepsi özel, hepsi krallara layık mirim…

Kral hazretleri ve saz arkadaşları uçakla ülkemize gelecek, uçaktan helikoptere kadar araçla devam edecek.

Uçaktan indiğinde ve helikoptere bindiği yerdeki boşluklar kırmızı halılarla donatılacak.

Ayağını her bastığı yerde kırmızı halı olacak, asla ve katta Çingene pembesini kabul etmeyecek…

Allah muhafaza, kralın ayağı Arnavut kaldırımlarına, taş döşeli yollara, asfalt kokan caddelere değer de, hazretleri hasta falan olur.

Yiyecekleri de elbette çok özel, çok pahalı, çok lüks ve çok şatafatlı.

Pahalı, lüks, iştah açıcı, nefis olmasının yanında yemeklerin konulduğu tabaklar, yediği pastanın kenarları bile altından olacak.

Elbette altını yemeyecek ama altından süslenmiş her şey kral hazretlerinin midesine gidecek.

Sonra midesinden çıkaracakları yeri de özel olarak döşemişler, altın klozet, kralın kıçına yakışır.

Üç gün için yaklaşık 3 milyon Euro harcanması bekleniyormuş.

Buna yapacakları alışverişte yiyecekleri kazık dâhil değil!

***

Düşünüyorum da, benim bu kadar servetim olsa ne yapardım diye…

Görmemişin sonradan serveti olana mı dönerdik, doğumundan itibaren zengin olduğu halde gösteriş budalası bir şekle mi bürünürdük, bilmiyorum…

Hayatım boyunca “sade” yaşamımı değiştirecek bir servete sahip olmayı düşlemediğimden, hayali bile beni korkutuyor, ürperiyorum.

Paranın insanı ne kadar değiştirebildiğini, kendisini Kaf dağında nasıl hissettirdiğini, ukala, budala, görmemiş gibi nasıl bir kimliğe büründürdüğünü, insanlığını ne kadar kaybettiğini, bu tür zenginlere bakıp, anlamamak mümkün değil.

Paraya sahip olmak güzledir belki…

Ama paranın, sahip olduklarını götürmesi kötüdür.

Bütün samimiyetimle, bütün kalbimle, bütün içtenliğimle söylüyorum; evimde, eşimle, çocuklarımla yediğim bir tabak sade bulgur pilavını, Kral’ın bütün servetine değişmem…

Züğürtlük elbet güzel değildir, çenemizi yormanın âlemi de yok ama insanca yaşamadıktan sonra, göz göze geldiğinizde içten bakan sevdiklerin olmadıktan sonra yalancı bir dünyada, yalancı dostlarla altından yapılan villalarda ömür tüketsen ne olur?

Kabul ediyorum, züğürdüz hem de sapına kadar ama krallardan daha mutluyuz, bu yetmez mi?

Kral hazretleri, sakın kızmayın, biraz züğürtlük yapalım dedim…

 

Tweetimden seçmeler

Cahiliye döneminin orada öylece kalmadığını, her çağda, cahiliye adetlerinin, `çağdaş cahiller` tarafından uygulandığını, görebiliyoruz.

Naif Karabatak