Teknolojinin son sürat ilerlemesine paralel olarak, dünyanı herhangi bir köşesinde meydana her olaydan anında haberdar oluyoruz.

Bu da beraberinde bir takım olumsuzluklar getiriyor.
Elbette iyi olan, güzel olan gelişmelerde yok değil.
Ancak nedense ilgimizi çeken, bizleri ekranlara bağlayan olumsuz hadiseler hep olmuştur.
Bu olumsuzlukları seyrederken kimiz zaman kahroluyor, kimi ah-vah ediyor, kimi zaman beddualar ediyor, kimi zaman iç çekiyoruz.
Eminim, siz de benim gibi düşünüyorsunuzdur.
“Vallahi doğru söylüyorsunuz!” dediğinizi duyar gibiyim.
Çünkü ne zaman televizyonu izlesek, hep kan, gözyaşı, hep şiddet, vahşet, hep savaş gibi katliamlar, hep intihar, kapkaç…
Bir yandan üzülürken, diğer yandan “vur patlasın, çal oynasın” kabilinden magazin haberleriyle oyalanıp duruyoruz.
Bir de tam bu Ramazan ayında, ekranlara çıkarak, din adına fetvalar ya da çok enteresan olan sorulara cevaplar veriyorlar.
Hiç aklınıza gelmeyecek şekilde, sadece suyu bulandırmak için, soru sormuş olmak için, soru soruyorlar.
Hep aile içi problemlerle haşir-neşir olan toplumuzun galiba topyekûn rehabilite edilmesi gerekiyor. Toplum olarak büyük bir travma yaşıyor gibiyiz.
Kim kiminle yaşıyor, kim sevgilisini, karısını nasıl katletti, kimler nerede, nasıl kapkaç yaptılar, kim kimi nasıl dolandırdı… gibisinden yüzlerce, binlerce olaydan artık ruhumuz daralmaya başladı.
Acabalar, niçinler içerisinde, “bize de olur mu?” gibisinden cevapsız sorularla boğuşup duruyoruz.
Televizyonlardaki haberleri izlerken, kanımız donuyor, yüreğimiz daralıyor, geriliyoruz, şaşırıp kalıyoruz.
İşin kötü tarafı, insanlara karşı içimizdeki güven duygusu her geçen gün sarsılmaktadır.
Hele birçok ülkede yapılan vahşeti, insanların öldürülme biçimlerini, anasız-babasız kalan çocukların o acıklı durumlarını, anaların akıttığı o gözyaşlarını seyrettikçe, insanlığımızdan şüphe diyoruz, insanlığımızdan utanıyoruz.
Şimdi size de sorsam?
“Aynı duygu ve düşünceler içerisinde değil misiniz?” diye; vereceğiniz cevabı harbiden merak ediyorum.
Dünya ve insanlar, olumsuz anlamda değişime uğradı.
Dünyanın şirazesi kaymış.
Toplumlar bozulmaya, insanlar dejenere olmaya başladı.
Peki, insanların çoğu kötü olduysa, iyi olanlar nerede, iyi olanlara ne oldu?
Kimi konuştursanız konuşturun, herkes iyi, herkes kötülükten ve kötülerden şikâyetçi.
Ancak bakıyorsunuz, ortada iyi olan yok, görünmüyorlar.
O zaman burada bir tezatlık söz konusu.
Peki, ama ne?
 
Kerim BAYDAK