Çamaşır makinesinin ekranını izlemek gibi oldu televizyon.! Zamanında dünyaya açılan bir pencereydi oysa. Filmlere konu olurdu, uzağı yakın ederdi. Ne güzel şeyler izledik. Sobanın üst kapağından tavanda dans eden ışığın eşliğinde, bir battaniyenin altında Cüneyt Arkın izlerdik mesela. Televizyonlar renksizdi ama biz öyle bir güzel izlerdik ki her şey rengarenk olurdu. Cüneyt Arkın ala geyiğin peşinde koşardı bizde onun peşinden. Mafyanın korkulu rüyasıydı , film sonlarında kötüleri imha eder derinden ohh ! çeker rahatlardık. Öyle gerçek izlerdik ki her şeyi EROL TAŞ'ı kötü bilir öyle inanırdık. Ne samimiyetti kardeşim ! duygu dolu aşk filmleri izler, onlarla aşık olur ,onlarla platonik acılar çekerdik. Her şeyi hakikat bilirdik. Ekranda biri ağladığı zaman,herkesin gözü nemlenir birbirinden gözlerini kaçırır ve eğer yenik düşerse de hüngür hüngür ağlayanlar olurdu. Susam sokağı vardı çizgi karakterler ama gerçek mahalledeki sohbetler olurdu gülerdik heyecanlanırdık. Reklamlar bile samimiyet kokardı kandırsalar bile kızmaz idik. Aldatılmış hissetmezdik. KEMAL SUNAL buzdolabı reklamı kumaş reklamı yapar da bizde hile arayacak şüphe mi bırakırdı. Her evde televizyon yoktu ama gece oldu mu herkesin televizyonu olurdu. Misafir geldi mi ne sevinirdik aynı odada kaç grup sohbet ederdi televizyon bile bizimle arkadaştı ne zaman kendisini izleteceğini çok iyi bilirdi. Kara şimşeği gerçek zannederdik. Televizyon aileden biriydi. Sahici değildi filmleri, çizgi filmleri, karakterleri ama biz her izlediğimizde kendimizden bir şeyler katar hayatımızın bir kesiti gibi uyarlardık. Bir çok ili televizyondan gördük. Denizi mesela o devasa su kütlesini küçücük dünyamıza televizyon getirmişti. Suyun tuzluluğundan bahsedilirdi genzimizde tuzu hissederdik şaşar kalırdık su nasıl tuzlu olur diye . Her şeye açtık bilgiye aşka heyecana. Olur da bir dizi veya filmde öpüşen karakterler olunca yüzümüz kızarır kafamızı boşluğa diker sahnenin geçmesini beklerdik dedim ya her şeyi gerçek zannederdik. Öyleydi işte televizyon olmazsa olmazımız değildi evimizde, sahici dosttu hastalıklı ruh değildi haber verir eğlendirirdi.
Sonra olanlar oldu kanal sayısı artmaya başladı nihayetinde özel kanallar... hayatımızı bombalamaya başladılar hayal kurmamıza engel olmaya başladılar önce, merak duygumuzu kabartıp az sonralarla zamanımızı çalmaya başladılar. CÜNEYT ARKIN köşesine çekildi uzaktan seyre daldı. Kimsesiz kaldı Yeşilçam'ımız. Her karaktere uygun yayınlar ortaya çıktıkça özentiler başladı kendi hayatımızı gerçeğimizi yaşayamaz olmaya başladık. Haber verilmiyordu artık. Oluşturulmuş, stüdyolarda üretilmiş,sanal haberlerle bilinç altımıza mayınlar döşeniyor Sahte taklit hayatlarla süslendi ekranlar. Aleni yalanlar aleni hileler kurnazlıklar sardı ekranları. Her sakallı hoca oldu mesela her başörtülü gerici oldu ! Bazen roller değişti başı açık olana ne sıfatlar yakıştırıldı? Ünvanlı tipler türedi mesela onlar bizler diye girdi her lafa. Aynı semtin çocukları komşular herkes birbirinin aidiyetlerini konuşur oldu. Her kafaya uygun kanal vardı artık hatta aynı kanalda farklı kafalara uygun keşmekeş yayınlar belirdi. Evet gözlerimiz nemli şimdide bavullar dolusu geçmişimizle bir yerlere taşınmak istiyoruz. Huzuru arıyoruz geçmişin samimiyetlerin de... Ne hale geldik tek kanaldan şimdinin onlarca kanalına dünyanın programlarına ama artık herkes kafasına uygun yayınlara mahkum olup gitmiş durumda. İroniktir farklı kanallar izlense de farklı programlar takip edilse de eskinin tek kanalındaki gibi doyumlar yok. Şüpheci kızgın yalnız çaresiz ruhlarımızı dizginlemek için siyasilerin molotof kokteyllerine maruz kaldık! Televizyonlar yine tek kanal gibi Kafanı hangi yöne çevirsen cumhurbaşkanın bir yerlere mesajları , eyyy! diye başlayıp bekleyin daha neler olacak gibi sert cümleli vaatleri ile dolu.
Güzelim televizyonumuz şimdi her gün birilerini idam ediyor ! Ermeni diyor Türk diyor Kürt diyor Sünni Alevi diyor yetmiyor kadın diyor bir şekilde idam sehpalarında sorgusuz sualsiz insanlarımız katlediliyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı idam gelsin imzalarım diyor bu nasıl bir devirdir bu nasıl bir anlayıştır ki duygu yönünden nötr olması gereken devlet aklı, bugün televizyonlardan intikam alır gibi urgan sallıyor. Devlet kin tutmaz,devlet dediğin hukuku uygular. Televizyonu her açtığımızda ekranlardan dimağımıza mermiler sallanıyor birilerini dışlayıp aşağılayıp onları adeta evlerinde kodese tıkıyorlar. Bu idam değil midir zaten!!! Bu nasıl bir anlayıştır ki hukukla adeta dalga geçiliyor ekranlardan kişilik hakları bu kadar pervasızca ahlaksızca zedelenebiliyor. Herkes kendi fikrinin savunucusu olmuş durumda. Oysa biz hep birlikte ADİLE NAŞİT' in kahkahasına bayılırdık Kadir savunun babacanlığına.... Nubar Terziyan ton ton dedeydi ne oldu da televizyonlar bu değerlerin ırkını sorgular oldu? ÇOK YAZIK
Memleket bunalmış durumda ruh halimiz hiç iyi değil. Tüm dünyamızı elimizdeki telefonlara kitlemiş durumdayız. Beğeni yaptığımız paylaştığımız ne varsa içimizdeki sanal korkularımızın dışa vurumu eski hayatımıza özlemin ayak sesleri çaresiz bekliyoruz ekranlardan Yeşilçam'ın bir daha gelmeyecek samimi duygularını. Eyyy eyy diye hitap edilenler artık kendince bir dünya yarattı içinde. Aynı memleketin çocukları komşu bile olmaya tahammül edemeyecek kadar çok şey öğrendiler birbirleri hakkında! Ekranlarda ; artık aynı sesleri , aynı yüzleri görmekten racon kesen tavırları izlemekten bıktık usandık ! Televizyonu elimizden alan kirli siyasetin yalaka takımlarının dünyamızı kirletmelerinden bıktık! Bizi artık renksiz televizyonlarda, Hababam sınıfı coşkusu ile baş başa bırakın!