“ 22.06.2015 tarihli Eskiciler – Hurdacılar” adlı köşe yazımızı okuyarak, çalışmalarına esas olacak şekilde araştırmalarında kendilerine yardımcı olduğunu söyleyen Osman Sirkeci, İbrahim Yenal’a ait olan aşağıdaki yazıyı tarafımıza göndermişlerdir.
Hurdacılar ve eskicilerle ilgili yazınızı okudum. İlgimizi çekti. Biz üniversiteden hocalarımız ve öğrencilerimizle birlikte “bohçacılar, eskiciler, seyyar satıcılar ve Pazarcılar” ve benzerlerini kapsayacak daha geniş kapsamlı bir çalışma, araştırma yapmaktayız.
Sizin hurdacılar ve eskicilerle ilgili yazınızı ve çözüm önerilerinizi okuduk. Sorunları ele alışınız bizim de ele alış tarzımıza ve yaklaşımımıza benzerlikler taşımaktadır. Dolayısıyla eğer siz de uygun görürseniz bundan sonra ki çalışmalarımızda buna benzer yaklaşımlarınız düşünceleriniz, önerileriniz varsa bizlerle paylaşırsanız memnun oluruz.
Biz bu çalışmayı Öncelikle pilot il olarak seçtiğimiz Giresun, Trabzon, Bayburt, Ordu ve Samsun gibi illerde yapacağımız durum tespiti ve envanter çalışması ile birlikte ilk adımı atmaya çalışıyoruz. Ancak çalışmayı paylaştığımız öğrencilerimiz arkadaşlarımız araştırmaya çevresini gözleme izlemeye önem veren dostlarımız bizim bu çalışmalarımız da kendi fotoğraflarıyla, izlenimleriyle çeşitli yerlerden notları ve yorumlarıyla destek vermekte ve katılmaktadırlar.
Aslında belki köşe başında sokağın bir yerinde karşımıza çıkan münferit seyrek karşılaştığımız kişiler gibi görünmekle beraber, şöyle toplam göz önüne getirdiğimizde hayatımızın her alanında sokaklarımızın, illerimizin, kasabalarımızın hatta köylerimizin birçok köşesinde bu tür girişimlere ve faaliyetlere rastlamaktayız. Pazar yerleri köşelerinde “önünde bahçesinde yetiştirdiği 2 kilo domates, 5 yumurtayı, 2 kilo süt” satmaya çalışan köylü kadından, İzmir`in çöplerini toplayan Diyarbakırlı “boylarından büyük çuvalları taşıyan” çocuklara veya yine bazı illerimizde nicelerine, turizm beldelerinde ufak tefek kendi el emeklerini el ürünlerini pazarlama ya çalışan küçük el zanaatkârlarına, üreticilerimize, sanatkârlarımıza kadar çok geniş bir yelpaze de bu kümenin faaliyet yürüttüğünü hizmet ve mal ürettiğini görmekteyiz.
Ancak yapılan akademik bilimsel çalışmalara baktığımızda, aynen sizin de yazdığınız gibi bunlar böyle biraz daha alt tabakadan insanlara, eziklere, düşkünlere ve muhtaçlara bazen acınacak gözlerle, bazen alay edercesine bakmaktan öteye gidemiyor. Ama ara sıra sizin yazılarınız gibi makalelere köşe yazılarına da dönüştüğünü görüyoruz. Bu kümeler bu tür faaliyetler bazen akademik çalışmaların, araştırmaların konusu da olduğu görülmektedir. Akademik çalışmalarda da araştırmacılarımızın ortak kanaati olarak karşımıza çıkan yaklaşımlar ise şöyle özetlenebilir. Çalışmalar bu faaliyetlerin içinde olanları; örneğin bir seyyar satıcının bir plajda 40 derece sıcakta sabahın erken saatlerinden, gece yarısına kadar elinde balon satan birinin ya da midye satan birinin, “günde 200 lira, 300 lira, 500 lira hasılat yaptığını bunun 30 günle çarpılırsa bu kadar, 365 günle çarpılırsa senede şu kadar para yaptığını, bunun bir memurun maaşından daha fazla olduğu ve benzeri” dolayısıyla da hemen “kayıt dışı ekonomi” “vergi kaçakçılığı” gibi konulara bağlanmakta olduğu görülmektedir. Çalışmalar dolayısıyla da mecrasından sapmaktadır. Aslında temel sosyal, politik, ekonomik, yasal ve demografik yanları ile beraber bir sorun olarak gözlemlediğiniz olguyu, onları da geliştirecek şekilde, sizin de yazdığınız ve değindiğiniz gibi daha sağlıklı gıda sunumu, hijyen daha verimli kılabilecek çözümler ve öneriler geliştirmek yerine, hemen kaçak ekonomiyi keşfettik, bunları kayıt aldığınızda veya bunları zabıta veya polis zoruyla yasaklar isek ekonomi kayıt altına alınır, şu kadar vergi toplanır yaşı kazanılır bu getirilir bu elde edilir falan filan gibi uygulanması imkansız, anlamsız çözümleri gidilmektedir.
Biz bu çalışmada, öncelikli olarak pilot illerde bu kümenin demografik yapısıyla ilgili verileri, günlük yarattıkları katma değeri, hizmet veya mal üretimi değerini, bunların bu işlere girerken ihtiyaç duydukları altyapı, kapital sermaye gibi ihtiyaçlarını bunların sosyal ve ailevi yapılarını eğitim durumlarını ve kendileri tarafından da özellikle dile getirilebilecek sorunlarını ve ihtiyaçlarını tespit etmeye çalışıyoruz.
Bu sorunlarla, ihtiyaçlarla birlikte kamuoyunun, gözlemcilerin, çeşitli otoritelerin ve meslek kuruluşlarının görüşlerini alarak öneriler geliştirmeye çalışmak doğru bir hedef olarak görünmektedir. Binlerce yıldır sürmekte olan bu geleneksel faaliyetleri, hem faaliyetleri yürütenler bakımından hem de bu faaliyetleri yürütenlerden mal ve hizmet sağlayanlar bakımından daha verimli, daha sağlıklı, daha kalıcı ve daha insani bir seviyeye yükseltebilmek sorularına yanıt aranmaktadır.
Dolayısıyla araştırmalarınızda ve gözlemlerinizde elde ettiğiniz sonuçları bizlerle paylaşmak isterseniz memnuniyetle bizler de sizinle birlikte ortak çalışmaya hazır olduğumuzu bildirmek isteriz. Çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.