Galiba televizyon seyretmekten nefret ediyorum. Her televizyon açtığımda aile hayatımız derinden etkileyen bir programla karşı karşıya kalıyorum. Evlilik programları, pembe diziler, son zamanlarda yurt dışından alınan ve insanların izlemeleri için her türlü reklamın yapıldığı diziler… Hele haber sunumlarını saymıyorum bile! Hepsinde boşanmalar, aile içi şiddet, parçalanan ve yalnızlığa mahkûm edilen aileler, eşler ve çocuklar, şiddet, intihar…
***
Dünyayı bilmiyorum, ama Türkiye büyük tehlikelerle karşı karşıyadır. İnsanların yatak odalarına kadar sirayet etmiş baş belâsı programlarla, her türlü pisliği yapmaktan geri kalmıyorlar. Nereye kadar gidecek, doğrusu merak ediyor ve endişeleniyorum. Reytinglere tavan yaptırmak ve hesapsız para kazanmak uğruna, din, ahlâk ve toplumsal değerlere saldırmaktan geri kalmıyorlar ve var güçleriyle çalışıyorlar.
***
Aile kurumu, korunması gereken en önemli müesseselerden biridir, belki de en önemlisidir.
Hepimizin doğup büyüdüğü, şekillendiği ve talim terbiye konusunda ilk öğütlerini aldığı, dışsal şartlar ne olursa olsun, kendi içerisinde iç dinamiklerle beslendiği, olgunlaştığı en nadide kurumdur.
Günümüz aile ortamını, bahse konu olan aileyi yerle yeksan ettiler, yok ettiler.
Artık ailede kimse kimseyi tanıyamıyor, esasen tanımak için pek fazla gayret ve çaba da sarf etmiyorlar.
***
Hayat okulu olmanın dışında, her şey için müsait olan aile ortamında yetişen nesiller, ruhsuz, kişiliksiz ve sunulana kayıtsız, şartsız teslim olan, sevgi, saygı, hürmet ve şefkat duygularından yoksun olan emre amade birer robot oldular. Kendinden başka kimseyi beğenmeyen, beğendiklerine de kul köle olan fertler; aile ortamını birer otel, birer lokanta olarak kullanıyorlar, akıl ve ruh sağlıkları bozulmuş, hayâsız, iffetsiz ve sadakatsiz, manevi değerlerden yoksun oluyorlar.
***
Bin bir emek harcanarak Allah iyi bir kul, Peygambere iyi bir ümmet ve dinine bağlı birer insan, ailesine, devletine milletine, topluma iyi bir fert olarak yetiştirilen gençler, teknolojik imkânlarından özellikle televizyonlardaki programlar yüzünden, her şeyden mahrum oluyorlar, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıkların pençesine düşmekten kendilerini koruyamıyorlar. Evleniyorlar yürütemiyorlar, boşanıyorlar, sosyalleşmede uyum sağlayamıyorlar, kindar ve nefret tohumlarıyla besleniyorlar, şiddet uyguluyorlar, intihar ediyorlar, depresyona girerek cinayetler işliyorlar. İnanç, iman ve itikattan bihaber yetişiyorlar.
***
Aileyi yok eden, gençleri perişan eden, insanlığı yok etmeye yönelik bu saldırıları yapanlar öyle gürültüyle falanda yapmıyorlar, âdeta derinden, sessizce gelerek, temelden sarsmaya, yıkmaya çalışıyorlar. Aileye yönelik bu yıkım ve kıyımlar devam ettiği sürece, herhangi bir önlem alınmadığı takdirde, hiç kimse gençlerden başarı diye bir şey beklemesin. Unutmayalım ki gençlerin başarılı olmadığı ve içinde yer almadığı hiçbir işte hayır gelmeyecektir. Böyle bir durumda kavga eksilmeyecek, toplumsal barış olmayacak, sosyalleşmeye entegrede bir takım problemler olacaktır. Bu da bitmişliğin, tükenmişliğin, yok olmanın göstergesidir.
Biz söyleyelim de…
Kerim BAYDAK