Adalet tanrıçası THEMİS’in saçından tutup yerlerde sürüklemeleriyle başladı her şey! Güç o kadar kibir  yüklemişti ki adaleti ayaklar altına alıp ezmekten imtina etmiyorlardı. Ekonomik adaletsizlik, hukuki adaletsizlik, siyasi adaletsizlik yapıp, “arkamızdan duran güç bizi korur” hesabı halk iradesine tosladı!

Bu toslama gösterdi ki halk yapılan ne varsa not defterine kaydedip günü geldiğinde iradesini “ gediğine” koyacağını, daha fazla sabredeceğine, sabrını çatlatanlara hezimet yaşatacağını kanıtlamıştır. 

 “ Bu seçim sonucunu beğenmedim lütfen bir kez daha düşünür müsün? Bize ders vermen gereken zaman, bu zaman değil. Şimdi  kanaat notuyla bize sınıf atlatın, sonra bize istediğiniz kadar tokat atın”  hesabıyla yeniden gidilen seçimde, halk otur “SIFIR” deyip iradesiyle atılabilecek en hakiki tokatı attı. Toplumun uzun zamandan beri tanıdığı primin artık yeri geldiğinde Osmanlı tokatına dönüşeceğini, gücün verdiği kibirle hesap etmeyen son dönemin muktedirleri, adalet tanrıçası THEMİS’in  onuruna tecavüz etmeleriyle başladı aslında tüm mesele! Cebindekileri gittikçe enflasyona yediren halkla  dalga geçer gibi  yuvarlak masalarda verilen kibir iftarlarından anladı halk ekonomik eşitsizliği. Aynı suça farklı muameleden anladı halk hukuki eşitsizliği. Gücün tahakküm etmeye çalıştığı diktadan anladı halk siyasi adaletsizliği. Seçim otobüslerinden halka boca edilen bekamız gidiyor teranesiyle üst perdeden farklı fikirdekilere kusulan öfkeden anladı halk bu işlerin aslında “menfaat bekası” olduğunu ! 

Yıllarca bu ülkede iktidar olup, halka, rakiplerden gelen vaatleri biraz daha aşağı çekip bir tek biz yaparız dediğinde halkın kafasındaki ampülü yakıp karanlığı aydınlattığı an kaybetti “BİR TEK BİZ YAPARIZ ZİHNİYETİ”. Yalaka,  laçkalaşmış, irinli beyinlerin verdiği gazla, hala hep iktidar olacağını hesap eden kibir abilerine halkın gösterdiği refleks, herhangi bir partiye mal edilecek basit bir hadise değildir. Tamamen birbirine benzemezlerin bir araya gelip muktedirlerin  Saray muhabbetlerine çerez olmaktan bıkan yığınlar öfkesini bu sefer çok acı bir REÇETE çıkararak göstermiştir. Bu bir halk hareketinin yuvarlana yuvarlana kitlesel tepkiye dönüşme halidir. Ülkenin tek başına iktidar olan partisinin bu denli farklı fikirdekileri aynı düşünce etrafında toplama başarısını teröristler diye yaftalamak acizlikten başka bişey değildir. Bunu nasıl başardığını, bu kadar öfkeyi aynı potada nasıl erittiğini, hesap etmek zorundadır.

Belki de bu ülkenin bir çok meselesinin var olma sebebi sayılacak eriyen, ergen ruhlu bir parti ile kurulan ittifak neticesinde gelinen nokta,  iktidar partisinin sorgulaması gereken hazin bir durumdur. Kendi bekasını ülkenin bekası diye ihraç edip, iktidar partisini zehirli bir dile hapseden, vatan millet edebiyatı ile bu ülkenin düşünen kesimleri ve sessiz yığınlarını kategorize eden güvenlikçi- kafatasçı argümanlarla iktidarın farklı kesimlerle olan bağını zehirleyen ittifakın küçük ortağının siyasetini halk tarihin çöplüğüne atmıştır. Seçimin son haftasında olanları bile sadece baz alırsak,  iktidarın kafası kesik tavuk misali çırpınışlarını görmek mümkün! Herkesi terörist diye yaftalayanların mektuplarla umduğu siyasi ödünç siyasi kanserlerle bu ülkenin kaderinde yer almayı hesap edecek kadar acziyet içinde olmayı hakkeden siyasi anlayış durup ne yaptığının farkına varması Osmanlı tokadıyla mümkün hale geldi. 

İktidarın her alanda zaafiyete uğrattığı ADALET bu gün iktidarın güç kaybetme sebeplerinden ilkidir. Kanayan can acıtan derin bir yaradır. Her gelen iktidarın kendi güdümüne soktuğu adalet anlayışı bu iktidar döneminde artık çekilmez hale gelmiştir. Ülkenin ayakta durmasının en önemli ayağı adalettir. THEMİS’in  saçından tutulup yerde sürüklenmesinin “Nirvana”sı bu gün geldiğimiz noktadır. Keyfi kararlarla içerde tutulan siyasi figürler bugün hala kanayan yara ve  vicdanları körelten hazin bir mevzu olarak rafta tutulup siyasi rehineye çevrilmiştir. Ülkenin tamamından oy devşiren iktidarın, gittikçe güvenlikçi politikalarla halkın birbirine olan güven bağlarını bombardımana  tutması, gelecek açısından ne gibi yaralar doğuracağını hesap etmesi elzemdir. 

Sonuç olarak adalete olan inanç yeniden tesis edilmeli, güvenlikçi kafatasçı nefretler rafa kaldırılıp Mevlanın dili hakim kılınmalı,  farklı fikirlerden yararlanıp yeni anlayışlarla desteklenmeli, yalaka ve pislik yalayıcıların ülkeye hakim kıldığı irinli dil ortadan kaldırılmalı, iktidar değişikliğini ülkenin battığı safsatasıyla sabotaj eden mizahlık argümanlar terk edilmeli ve nihayetinde iktidarların yerel ve genel anlamda seçimlerle el değiştirmesi bu ülke için kazanım olarak değerlendirilmelidir. Önceden mahkemeler yoluyla kapatılan partiler geldiğimiz şu süreçte artık HALK tarafından kapatılmaktadır. Bugün partiler -iktidar ve muhalefet farketmez- durup hesap etmek zorundadır. Dünyada güçlü ülkeler adalet ile ayaktadır. Ülkemiz adaleti sağlamak zorunda yoksa hep AYAKTA kalmaktan kurtulamayacaktır. 

DİPNOT:

Yaşlı kızıldereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.

– “Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”

– “Neyin simgesi” diye sordu çocuk.

– “İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları. Çocuk, sözün burasında; ‘mücadele varsa, kazananı da olmalı’ diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

– “Peki” dedi. “Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.

– “Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem! 

Adalet iyi beslenmeli...