Her gün büyüyerek gelişen Türkiye, tüm dünyaca kabul edilir, saygı duyulur konuma gelmiştir. Son zamanlarda gerçekleşen G-20 zirvesi bunun en açık kanıtıdır. Dünya liderlerin buluştuğu zirvede, bizi temsil eden Sayın Cumhurbaşkanı ve heyeti çok yoğun ilgi ve alakaya mazhar olmuştur. Daha önce de bu tür etkinliklerinde gerçekleştiğini biliyoruz ve hatta nasıl karşılandığını hafızamızda hala yerini korumaktadır. En somut kanıtı ise gazetelerin arşivlerinde mevcut ve bunlara ulaşmak haliyle çok basittir. Dün ile bugünün arasında çok büyük fark olduğunu hepimizce malumdur. Bir diğer konu ise sınır ötesi operasyonu “Fırat Kalkanı” Batılı devletlerin bakış açılarıdır. Birçok düşünce Türkiye’nin bu olaylarda boğulacağını düşünüyorlardı. Bunu ortaya atanlar ise birçok Generallerin Fetö operasyonun yakalandığı onun için Türkiye’nin silahlı gücü büyük bir darbe aldığını düşünmektedirler. Yanıldıkları bir şey var; bu temizlenme operasyonunda daha güçlenen bir askeri yapıya sahip olduğunu hesaplayamadılar. Haliyle durum böyle olunca Batı’nın tavrı da değişmektedir. Yürütülen operasyonuna katılmak için can atmaktadırlar. Şimdi Türkiye’nin attığı adımlara ortak olmak için ortak hareket etmek istiyorlar. Herkes bunu bilmeli ki Türkiye, eski Türkiye olmadığını; artık bölgede söz sahibi olduğu, gündemi takip eden değil, gündemi belirleyen büyük Türkiye vardır. Aslında Batı’nın amacı, orada belli terör örgütü oluşturup ve daha sonra orada istediği bir koridor oluşturmaktır. Ya da kendisine biat eden bir yapı oluşturmaktır. İleriki zamanda bunları bahane ederek, istediği bölgeye müdahale etmektir. Bunların amacı kesinlikle kanayan yaraya pansuman olmak değil, aksine bu yaraları daha da açmaktır. Türkiye’nin kronik bir hastalığı da terör meselesidir. Bugün Türkiye’de terörün uzun ömürlü olmasının tek sebebi şüphesiz Batı’dır ve bütün gücünü oradan almaktadır. Bunlara örnek; kullandığı silah ve buna benzer mühimmatlar en açık kanıtıdır. Sürekli vaziyette kendini gizleyerek Türkiye ile dost olduğunu gösteren, ama arka planda terör örgütlerine destek vermek için her türlü yolu denemektedir. Şimdiye kadar her ikisini idare etmeyi bildi, bu saatten sonra bir tercih yapmalıdır. Oynanan oyunların hepsini bilmekteyiz. Her defasında Türkiye’nin müttefiki olduğunu söyleyen Batı, hain darbe planını gerçekleştirenin hala ABD de kalmakta, üstelik vermemek için işi yokuşa sürmektedir. Bu darbe olayından sonra Türkiye’nin yanında olduğu iddia edenlerin çoğu bu olayı eleştirmedi, lanetlemedi. Aslın bu vesileyle kim dost, kimin düşman olduğunu görme fırsatı elde ettik. Batı’nın ne kadar samimi oluşunu hepimiz görmekteyiz. Bize düşen görev Cumhurbaşkanı ve hükümetimize sahip çıkmaktır. Her zaman Yenikapı ruhunu yaşatırsak; kimse içimize sızmaya cesaret edemez, edemediği gibi bizimle yürümek zorundadır. Çareyi başka yerde aramanın bir manası yoktur. Türkiye, son yıllarda çağ atlamış, büyümede büyük bir ivme kazanmış; kendi ayakları üzerinde duran bir güç haline gelmiştir. Bu gücü daha da büyütmek temel görevimizdir. Bunu da yapabilmek için hainleri içimizden atmak, bu vatanın sahibi olduğumuzu tüm benliğimizle hissetmektir. Bunun dışında her türlü düşünce bizi küçültür, hatta böler. Bunlara fırsat vermemek için demokrasiyle başa gelen ve milletin takdirini kazanan Cumhurbaşkanına ve hükümetimize sahip çıkmak temel görevimizdir.
Vesselam