Kalbimizdeki tüm acılara rağmen, bazen ağız dolusu gülmeye çalışırız ya hani. Gözlerimizde biriken yaşların gülmekten geldiğine ikna etmeye çalışırız, karşımızdakileri ve gülerken aslında içimizde ağlarız da, kimseye göstermeyiz. Güçlüyüz ya hani.. Herkes öyle bilmeye devam etsin isteriz bizleri..
Hıçkırıklar boğazımızda takılıp, kalırken; mutluluk cümleleri kurmaya çalışırız, en olmadık yerlerde, en olmadık zamanlarda ve en olmayacak insanlara. İçin kan ağlaması diye bir şey vardır. İçimizde fırtınalar kopar, nereye baksak kanar, her kanayan yara yeni bir yaraya yer açar, dışımızda mutluluk pırıltıları var sanırlar.
İşte tam da öyleyim bugün. Dokunsan ağlayacağım ama, gülmeye de öyle hazırım aslında. İçim ağlarken, bir yandan kahkaha atabilirim, o denli de güçlüyüm diyelim. Kandırılmaya hazır, ama sadece kendim tarafından kandırılmaya ve kendimi kandırmaya. Ha bir de ağız dolusu küfürler var aklımın en uç noktasında. Tüm gelmişlere, geçmişlere ve gelemeyecek olan geleceğe..
Bir buruklur var içimde, ama sorsan uykumu alamadım derim. Bir derin hüzün gözlerimde, anlamaya çalışsan bir filmden etkilenmiş dersin. Saçma bir tebessüm yüzümde, bir şeye gülecek ama gülemiyor densin isterim..
İçimde fırtınalar kopsa da, mutlu görünmek büyük meziyetmiş aslında. Kendim olmak için, kendimi gizlemeyi tercih ettim bugün ve kendimi bulmak için herkesten gizlenmeyi.
Sonra bir baktım gökyüzü tam da üzerimde ve gizlemeyeden kendimi yakalandım yine. Kocaman gülüşlerim olsun isterdim engin maviye. Bu kez sadece hüzün gönderebiliyorum, neden olduğunu bilmeden, kime gittiğini önemsemeden, tüm yitirilmişlerin, tüm gidenlerin ve tüm gideceklerin yollarına serilsin diye.
Ama siz kocaman gülün, gülerken gökyüzüne bakmayı ve benim için de bir gülücük atmayı ihmâl etmeyin. Gülün ki; gökyüzüne baktığımda güldüğünüzü görebileyim ve ben de sizin için bir gülücük dahi olsa gönderebileyim.
Keşkesiz, hüzünsüz, kedersiz, hoşça, dostça kalın..
Emine ÖZEL SUMMAK