Aşağıda özellikle vurgulanmak istenen ve tırnak içine alınan kelimelerin kullanıldığı birbirinden ilgisiz ve bağımsız cümleler okuyacaksınız.

***

 -Konuyla ilgili anlatımın çok “Agnostik” oldu.

 -Bu olayı niye bu kadar “Agrandize” ediyorsun ki?

-Yazdığın bu şiirle “Akrostiş” olarak mesaj vermeye mi çalışıyorsun?

-Oturduğu yerden kalkarak gördüklerini “Alegorik” olarak anlatmaya başladı.

-Adam bıkmadan hala bu “Anakronik” düşüncelerini empoze etmeye çalışıyor.

-Oğlunu tanımak istiyorsan babasına yönelik “Analojik” tespit yeterli olacaktır.

-Avcı tarafından “Aport”a alıştırılmış köpek, daha da şaşırtıcı bir hamle yaptı.

-Bir haftadır senin “Apostil” işlemlerini bitirmeni bekliyorum.

-Yazışmalarda hala bu “Arkaik” kelimeleri kullanmakta ısrar ediyorsun.

-Kürsüdeki  konuşmada “Cezbe”ye kapılan adam birden haykırmaya başladı.

-Arkadaşımla nedenini bilmediğim “Emosyonel” diyalog süreci yaşıyoruz.

-Konuyu “Emprovize” bir şekilde anlatması beni çok duygulandırdı.

-Bu “Endemik” canlıları başka bir yerde bulamazsın.

-Bu kadar “Enterne” edilmişken nasıl özgürce dolaşacaksın?

-Boksörün kıvrak hareketi rakibinin “Eskiv”ini boşa çıkarttı.

-Duyduğun her dedikoduyu anında “Forvard” ediyorsun.

-Klasik yemek düzeninden “Gestronomi”ye bir türlü geçemedik.

-Markaları tek tek tadan “Gurme”, sonunda kararını verdi.

-Adamın “Hanutçu”luk yaptığını bende yeni öğrendim.

-“Hedonist” bir yaşam bana çok pahalıya mal oldu.

-Spekülatörlerin “Holodomor” taktikleri bayağı rant sağlamıştı.

-Bu kadar “İçrek” ilişkiler kişiliğini gizemli hale getiriyordu.

-Orijinali gibi görüntüsüne rağmen “İmitasyon” olduğu her halinde belliydi.

-Hiçbir sebep yokken adamı “İrite” edip duruyorsun.

-Aramızdaki dostluğun “İstiskal”e dönüşmesinin nedenini mi soruyorsun?

- Şimdi bu gelişmeleri “Kadraj” içine alarak değerlendirdiğinde göreceksin ki;

-“Kılgısal” aşamaya gelmeyen düşüncenin pratikte ne önemi var.

-Güya öğretmen olmuş ama hiçbir “Kompetans”a sahip olamamış

-Çocuk bir kendine bakıyor, birde “Konkav” aynaya bakıyor, şaşırıyordu.

-Titanik gibi bir “Kült” film neden çekemiyoruz sence?

-Anadolu’da “Levirat” kültürü eskide töre gibi daha yaygındı.

-Adam arkaya yaslanmış, gözlerini sabitlemiş, “Meditasyon”a dalmıştı.

-Artık “Mobbing”, tüm dünyada yasal olarak suç kapsamına alınmıştır.

- Tuhaf bi adam… Orijinal arabayı kafasına göre “Modifiye” etmiş.

-Dizi oyuncularının “Monogam” birlikteliklerine magazin alemi bayılıyor.

-Bu kadar “Monolitik” bir yaklaşım, seni de düşünceni de yalnızlaştırır.

-Yani bu durumu oradakilere “Motamot” bir şekilde anlatmak zorunda değildin.

-Tedavi bile gördü, hala “Nemfomani  takıntısından kurtulamadı.

-Bu kadar “Oksimoron” ifadeleri nasıl kaynaştırıyorsun anlayamıyorum.

-Hayat boyu bitmek bilmeyen “Oryantasyon” eğitimi… Sıkıldım be abi…

-Tarımsal alanda ülkemizi “Otarşi” durumunda biliyorduk. Hani?..

-Sevdiği arkadaşının ölüm haberi adamı bir anda “Paralize” etti.

-Sen bu adamın “Poligam” bir aile düzeni olduğunu biliyor muydun?

-Kızılderilileri görünce hep “Popülasyon” karınca türleri aklıma geliyor.

-İddialarını “Postulat” olarak kabul etsek bile, bu sonuçta neyi değiştirecektir.

-Çocuğum aktif diyor, yetmez… Hiperaktif, “Proaktif” hepsini ekleyeceksin.

-Hazırladığın yazıların “Redakte” işleri beni bayağı yordu.

-Ne söylesem itiraz, hangi öneride bulunsam “Refüze” ediyorsun.

-Bu tartışma daha da büyümeden ortamı  Regüle” etmek gerekiyordu.

-Bu kadar insan köprüye yığılınca “Rezonans” yaratması normaldir.

-“Spontane” bir olayı bu kadar büyütmeye ne gerek var.

-Sen “Reverans” yaptığını sanıyorsun ama, bu yalakalık olarak algılanabilir.

-Yaptığı “Rikkat”lara bakınca saray eğitimi almış sanırsın.

-Bu kadar “Sarkastik” tavırların seni ne kadar itici yaptığını biliyor musun?

-Su sporlarındaki “Senkronize” hareketler insanı büyülüyor değil mi?

-Çocuklardaki “Simülasyon” merakını asla yok edemezler.

-“Suare” dedikleri şey Urfa’nın Sıra Geceleri gibi bir şey mi?

-Öyle pratik zekası sayesinde böyle her ortamda “Sublime” etki yaratıyor.

-Bazı şiddet olaylarında “Teritoryal” güçlerin ciddi sorumlulukları vardır.

-Beni görmedi, selamımı almadı… Anladım ki adam “Trans”a geçmiş…

-Ne zaman siyasetçi görsem hemen aklıma “Tumturaklı” ifadeler gelir.

-Keşke alışveriş merkezleri gibi resmi kurumların da “Yönder”leri bulunsa.

-Sen önce bu “Ontolojik” durumundan kurtulman gerek…  Gerisi hikaye…

***

Şimdi bu cümlelerde geçen “spesifik” kelimeleri belki de hiç duymadınız, belki bu kelimelerle hiç konuşmadınız, yazmadınız.

Bu ve bunlara benzer sayısız kelime ve terimleri duyduğunuzda ya da okuduğunuzda merak edip anlamlarına falan da bakmadınız.

Büyük çoğunluğunun “Yaşayan Türkçe” olduğunun farkında bile olmadığınız gibi, dünyanın en büyük, en yaygın dillerinde olan, “yüz bin”i aşan kelime yapısıyla devasa bir dil grubunu oluşturan bu güzelim Türkçeyi “üç yüz” kelimeyle yazıp, “beş yüz” kelimeyle konuşmada bir sakınca da görmediniz.

Tüm yaşamınızı üç yüz-beş yüz kelimeyle idare etmeye çalıştınız.

“Tarzan” gibi konuşup, “Ceyn” gibi anlaştınız.

Ne zaman sıkışsanız moda deyimle “Hayret bi’şey” diyerek yetersizliğinizi kamufle etmeye çalıştınız, bu da yetmezse küfür ederek rahatladınız.

Kabul edin ya da etmeyin bir dili katlettiniz.

Bunlar yetmezmiş gibi birde bilgiçlik taslayıp, ukalalık ettiniz.

Tıpkı şu an benim yaptığım gibi. 03.10.2011