Kurtuluş savaşı sırasında meydana gelen casusluk olaylarının en ilginçlerinden biri de Mustafa SAGİR olayıdır.
1921 yılı başlarında İstanbul’a orta boylu, yakışıklı, kırmızı suratlı bir Hintli gelir. Adı Mustafa SAGİR dir çok iyi Türkçe ve İngilizce konuşur. Tepebaşında İngiliz sarayının yakınındaki bir otelde kalır ve İstanbul’a gizli geldiği söylenir.
SAGİR bir süre sonra, İngilizce dersler vererek, odasına Mustafa Kemal, Enver ve Cemal paşaların resimlerini asarak dikkat çeker. Şehzadebaşı’nda tuttuğu evin kapısında ise Türk ve Hint Uhuvvet-i İslamiye Cemiyeti yazar. Karakol örgütünün önde gelen bazı subaylarıyla iyi dostluklar kurmuştur
Kuvvayı Milliyecilerle girdiği ilişkiler nedeniyle İngilizlerce tutuklanır. Ancak bunlar düzmecedir. SAGİR bir İngiliz casusudur. Bunu anlamayan İstanbul gizli servisi on yedi günlük esareti sonunda SAGİR’i kaçırır. Karakol örgütü vasıtasıyla Anadolu’ya geçirir.
Hintli casus kaçışından sonra gittiği her yerde kahraman gibi karşılanarak Ankara’ya kadar getirilir. SAGİR Ankara da Kılıç Ali Paşa, Ankara Valisi, Polis müdürü ve milletvekilleri tarafından karşılanır.
Adnan Adıvar ile görüşür. İstanbul üzerinden İsveç kanalıyla Hindistan’a ileteceği raporlar bulunduğunu, bunun için kendisine olanak yaratılmasını ister. Ankara da Hürriyet otelinin en üst katına yerleşen SAGİR, kendisini Hintli Müslümanların lideri olarak tanıtır.
SAGİR Mustafa Kemal tarafından kabul edilir ve kendisinin TBMM genel kuruluna takdimini emreder. TBMM Mustafa SAGİR’i büyük bir gösteri içinde alkışlarla karşılar. İlk raporlarını İstanbul’a geçer, bunları açık bırakmaya özen gösterir. Okunan metinlerde görünen bir şey yoktur.
Mustafa Kemal, SAGİR’e ilgisini devam ettirir, onun namına Hintli Müslümanlara telgraflar çeker. Adnan Bey ile arası iyi olan SAGİR yakalanabileceğini aklına hiç getirmez. Gönderdiği metinler uzmanlarca incelenince, görünen yazıların altında, görünmez mürekkeple yazılmış metinler bulunduğu ortaya çıkar.
Bir süre sonra geçtiği mesajlara yanıt gelmeyince Adnan Bey’e giderek durumu aktaran SAGİR için artık oyun bitmiştir. Adnan Bey çekmecesini açıp SAGİR in şifreleri çözülmüş mektuplarını gösterir ve tutuklatır. Kaldığı yerde yapılan aramada gizli dolaplarda çok sayıda evrak ile patlayıcı madde ve tabanca bulunur. On günlük sorgusu sonunda SAGİR itiraf ederek şunları söyler.
‘ Lawrence, Osmanlı İmparatorluğunu altınlara dayanarak yıkmıştı. İngilizler beni de milli hükümeti tabanca ile ortadan kaldırmakla görevlendirdiler. Maksadım Mustafa Kemal Paşayı öldürmekti. Bununla Türklerin Kurtuluş Savaşı duracak, milli hükümet yıkılmış olacaktı. Fakat başaramadım. Diğer arkadaşlarımın hiçbir şeyden haberleri yok, suikast planı benden başka kimse tarafından bilinmiyordu. Mustafa Kemal Paşa yı da Afgan Kralını öldürdüğüm gibi öldürecektim’
Mustafa SAGİR’i Ankara da kurulu bulunan istiklal mahkemesi yargılar ve idama mahkûm eder. SAGİR idam edildikten sonra, vasiyeti niteliğinde bıraktığı bir mektup İngiliz Konsolosluğu’na isteği üzerine iletilir. Mektupta şunlar yazılıdır;
‘ İngiltere hükümetinden aldığım vazifeyi sadakatle yaptım. Mahkeme sırasında her şeye rağmen İngiltere hükümetine ait hiçbir sır vermedim. Okuldaki kardeşimi İngiltere hükümetinin himaye ve şefkatine bırakıyorum’
SAGİR i ele veren, onunla İstanbul’daki İngiliz ajanları arasındaki rapor alışverişini sağlayacak olan Ferit Cavid tir. Cavid İngilizlerle temastan önce durumu Mustafa Kemal ve istihbarat komisyonu başkanı Rıza Bey’e bildirmiştir.
Bu olaydaki başarısızlığından ötürü gizli servis karakol örgütü kapatılır.