Milletimize has çok tuhaf alışkanlıklarımız ve davranışlarımız vardır.
Olumsuz anlamda, pratik çözümler bulmada, maşallah çok maharetliyiz.
Kafamız her şeyin bir alternatifini bulmaya iyi çalışır.
Kafamız çalışır da ancak bununla kendi kendimizi kandırırız.
Yani, bildiklerimiz yanıldığımıza yetmiyor.
Herkes böyle mi?
Elbette hayır!
Dürüst, hak ve hukuk dairesi içinde çalışanları tenzih ederim.
Dedim ya! Toplum olarak her şeyin cılkını çıkarırız.
Her şeyin suyunu çıkarmayı ne kadar da çok severiz.
Son zamanlarda kredi kartlarıyla yapılan taksitli satışlarda, taksit sınırlaması getirilince; açık hesap, senet, hediye, promusyon gibi alternatifler üretmeye başladılar.
Bu işte ne kârlı çıkanlar, bankalar gibi görünüyor.
Çünkü bankalar, kredi kartlarına uzun sürelere yayılan taksitlendirmeler yapıyorlar.
Taksitlendirme sınırlamaları, piyasayı az da olsa satışları frenlemiş görünüyor.
Taksitlendirmelerin en çok etkilendiği esnaf kesimi ise cep telefonu satıcıları olmaktadır.
Onlar da o muhteşem ticari dehalarını kullanarak, promosyon adı altında ürünler vermeye başladılar.
Olmadı, hediye ürünler, çekler vermeye başladılar.
(Alternatifler üretmeyi, keşke başka işlerde de yapabilseydik!)
Denetimlerin sıklaştırılması neticesinde, gittikçe daraların iç piyasalarda, sıkışmalar, daralmalar söz konusu olmaktadır.
Cebinde onlarca bankanın, yine onlarca kredi kartını taşıyan tüketiciler, yavaş yavaş tüketim çılgınlığına da son verecekmiş gibi görünüyor.
Bu, ülke ekonomisi üzerinde nasıl bir etki yapıyor, kâr mı ediyoruz, zarar mı ediyoruz, ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Bir yanda üretim azalması, diğer yanda tüketimde satışlar düşünce, birçok meslek grubunda, mevcut istihdam da azalacak gibi görünüyor.
Zorunlu tüketim dışında, fazla harcamalara kısıtlamalar olunca, tüketicinin cüzdanında para kalırken, ülke ekonomisinin girdi-çıktılarında da sıkıntılar oluşmaktadır.
Har vurup, harman savurmaya meraklı ve alışkın olan toplumumuzun pek alışık olmadığı bu uygulamaya, nasıl bir tepki verecek ve nereye kadar devam edecek, doğrusu insan merak etmeden edemiyor.
Tam da burada, “ peki, şimdi biz bu işten ne anladık?” diye bir soru sorabilirsiniz.
Kârda mıyız, zararda mıyız?
Anlayan birileri varsa, lütfen beri gelsin, anlatsın ki bizler de bilgilenelim.
Eğer yoksa bekleyip göreceğiz!
 
 
 
Kerim BAYDAK