Bir ülkenin para biriminin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, ülkedeki varlıkların yabancı para cinsinden değerini aynı oranda düşürür. Bir anlamda, ülkenin dünya ligindeki sıralaması aşağıya düşer, yoksullaşır.
Türkiye’de son dönemlerde döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve bunların etkileri; ekonomi zirvesinin olduğu gibi bankaların, ithalat-ihracat işiyle iştigal edenlerin, büyük-küçük işletmelerin, spor kulüplerinin, işçilerin, memurların ve hatta en alt gelir dilimine sahip sıradan vatandaşların dahi gündeminden düşmüyor. Zira kurdaki oynaklıklar, tüm bu kesimlerin mal varlığı tutarlarında önemli değişikliklere yol açıyor.
Bir ülke para biriminin değeri, esas itibariyle o ülkenin iktisadi gücünü yansıtır. Mal varlığı ve itibarı aşırı derece yüksek olan bir kişi ile mal varlığı ve itibarı düşük olan bir kişinin imzaladığı senedin tedavül değeri arasında ne şekilde bir fark var ise ülkelerin para birimlerinin değişim oranları da aynı şekilde farklıdır.
YERLİ PARA NİÇİN DEĞER KAYBEDER?
Yerli paranın devalüe edilerek değer kaybetmesinin pek çok nedeni var ama kısaca özetleyecek olursak aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz.
- Borçları aşırı ölçüde yüksek olmasına rağmen üretim kapasitesinin düşük olması
- Cari açığının fazla olması (Toplam döviz girişinin toplam döviz çıkışından az olması)
- Verimliliğin düşük olması, hantal bir üretim modeline sahip olunması
- Üretim ve özellikle sanayileşmenin yetersiz olması
- Yüksek teknolojiye dayalı katma değerli ürün kapasitesi sınırlı olması
- Uzun farlar yakılmasına rağmen görüş açısının 3-5 metreyi geçmemesi
- Gerçek anlamda bir hukuk-adalet sistemi olmaması
- Demokrasinin tam olarak yerleşmemiş olmasının yabancı yatırımcıların gelmesine engel olması
- Siyasi ve iktisadi politikalardaki belirsizlikler,
- Güven ortamının yeterince oluşmaması
- Büyük çaplı küresel fon hareketleri (sıcak para) ile portföy yatırımı şeklindeki sermayenin yarattığı dengesizlikler
- Enflasyon ve faiz oranı
- Ülke ve jeopolitik riskler
DEVALÜASYON KİMİ NASIL ETKİLER?
Bir ülkenin para biriminin yabancı paralar karşısında değer kaybetmesi, ülkedeki varlıkların yabancı para cinsinden değerini aynı oranda düşürür. Bir anlamda, ülkenin dünya ligindeki sıralaması aşağıya düşer, yoksullaşır. Yerli paranın yabancı paralar karşısında değer kaybetmesinin ilgili paydaşlar üzerindeki etkileri ise aşağıdaki şekilde olur.
- İhracatçı: Kurun 3.-TL olduğu bir ortamda 100 birim ürününü 100 dolara sattığında karşılığında 300.-TL alırken, kurun 4 TL’ye çıkması ve ithalatçının aynı fiyattan satın almaya razı olması halinde, kazandığı 100 dolarla 400.-TL almaya başlayacaktır. Yani ihracatçı görünürde karlı olmaktadır. Zira sattığı malın birim miktarı aynı olmasına rağmen hiç çaba sarf etmediği halde TL cirosu %33,3 artmaktadır.
Çoğu yorumcunun gözünden kaçan önemli husus ise bu karın gerçekte aldatıcı olduğudur. Zira kurun ihracatçı üzerinde pozitif etki etmesi iki ana nedene bağlıdır. Birincisi iç fiyatların sabit kalması, ikincisi ise malın talep-fiyat esnekliğinin yüksek olması zorunluluğudur. Oysa devalüasyon sonrası iç fiyatlar sabit kalamadığı gibi (artmakta), alıcı fiyat indirimi talep edebiliyor veya alımdan vazgeçebiliyor.
- İthalatçı: Kurun 3.-TL olduğu bir ortamda 100 birim ürünü 100 dolara satın aldığında 300.-TL’si ile 100 dolar alabilirken, kurun 4 TL’ye çıkması halinde ihracatçının aynı fiyattan satmakta ısrarlı olması halinde 400.-TL’si ile 100 dolar alabilecektir. Yani ithalatçı zarar etmektedir. Zira aynı miktarda mal ithal etmesine rağmen maliyeti durduk yere yerli parayla %33,3 oranında artmaktadır. Bu durum, ithalatı kısarak cari açığı azaltıcı etki yaratmakla birlikte, iç fiyatların artmasına neden olur.
- Tüketici: Tüketicinin durumu daha vahim olmaktadır. Özellikle de dolar-euro gibi ithalatçıların talebine konu döviz kurlarındaki artış, akaryakıt üzerinden artan ulaştırma fiyatlarından ürün fiyatlarına kadar hemen hemen her üründe maliyetleri ve dolayısıyla satış fiyatlarını artırdığı için tüketicinin reel satın alma gücünü aynı oranda zayıflatır. Örneğin, daha önce 100.-TL ile 3,3 kilo et alabilen tüketici, kur artışından sonra 2.5 kilo alabilmeye başlar. Yani gelirinin reel satın alma gücü azalmakta, tüketici yoksullaşır. Aynı şekilde, ücretin yabancı para karşılığı devalüasyon oranında azalır.
- İthalat-İhracat işiyle iştigal etmeyen işletmeler: Girdi maliyetleri artacak, bu artış ürün satış fiyatlarına yansıyacak bu da kuvvetle muhtemel satış miktarını azalacaktır.
Bitmedi, işletmenin satışları TL iken döviz cinsinden borçları var ise ya da malı yabancı para üzerinden alıyorsa, borçlarının TL karşılığı önemli ölçüde artacaktır. Bunun da maliyetler ve de ürün fiyatlarını baskılaması kaçınılmazdır.
İşletme, malı TL fiyatla alıp döviz cinsinden satış yapıyorsa, kısa dönemde aynı miktarda mal satışı ile daha yüksek TL ciro yapacağı için kısa dönemde karlı gibi görünse de orta-uzun vadede elde ettiğini enflasyona geri verecektir.
KİM DÖVİZ CİNSİNDEN, KİM TL CİNSİNDEN KREDİ ALMALI?
Devlet ve bankaların devalüasyondan etkilenme durumları bir başka yazı konusu olacak kadar kapsamlı olduğundan burada ayrıca ele alınmadı.
Yerli paranın değer kaybetmesi,
- Enflasyonisttir/Maliyet artırıcıdır
- Faiz artırıcıdır (Mevduat+Tahvil+Kredi)
- Yatırım azaltıcıdır
- Vade kısaltıcıdır
- Sanal büyümecidir/Aldatıcıdır
- Öz kaynak eriticidir
- Üretim azaltıcıdır
- İşsizlik artırıcıdır
- Adaletsizdir, gelir dağılımı bozucudur
- Risk artırıcıdır
- İflas ettiricidir
Özetle, yerli paranın yabancı paralar karşısındaki değer kaybı, döviz varlığı ve döviz alacakları olan kişi ve kurumların yerli para cinsinden karlarını önemli oranda artırır, döviz borcu olanların ise önemli zararlar elde etmesine neden olur. Bir anlamda zayıflayan yerli para, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul hale getirerek gelir dağılımı ve toplam milli gelirin yabancı para karşılığı üzerinde önemli negatif etki yaratır.
KUR RİSKİ, NASIL EN AZ SEVİYEYE İNDİRİLİR?
Yapılması gereken, ister birey ister işletme sahibi olunsun, eğer geliriniz yabancı paraya cinsinden ise gelirle orantılı olarak dövizle borçlanılabilir, eğer geliriniz yerli para cinsinden ise mutlaka yerli para üzerinden makul oranlarda borçlanılmalıdır. Ayrıca kur riski göze alınarak borçlanma bilinçli olarak tercih ediliyorsa, riskin tamamen olmasa da kontrol altında tutulabileceği hedging-forward-opsiyon uygulamaları, her zaman kolay olmasa da yabancı para faturalandırma ve mümkünse riski fiyata yansıtma türü yöntemlerden yararlanılmalıdır. Tavsiye edilenin aksini yaparak belirli dönemlerde önemli kazançlar elde edilebilir ancak bu karların bir gecede eriyebildiğini geçmişte yaşananlardan biliyoruz. Diğer yandan, kur, faiz, borsanın kıskanç üç kardeş olduğunu unutmayalım..!
Şaban Çağıran