Çay, kahve neyse, anladım da, bana her zaman refakat etmek zorunda mısın, kahrolası cigara!

Nedir bu senden çektiklerim!

Nedir bu kadar samimiyet!

Çek git yoluna ya!!

***

Yıllar önce "sepeti koluna, herkes kendi yoluna" demiştim.

Demiştim de, halen etrafımda dolanıyorsun!

Ne iştir!!!

***

Sen içtirmekte inat ediyorsun.

Bense içmemekte...

Nereye kadar!

Ben de bu inat, sen de o inat...

Ne olacak bu işin sonu?

***

"Kara yerin dibine kadar yolun var" demiştim.

Bakıyorum da halen kara yerin üstünde yol alıyorsun!

Haydi işine!

Sen ne lâf anlamaz şeysin!

***

Hep burnunun dikine dikine gidiyorsun.

Bilmez misin, o burnun bir gün çirkeflere batacak,

O zaman, senden hiç bir eser kalmayacak.

Haydi, bakalım git, gidebilirsen?

***

Şöyle bir cigara içimi düşünsem seni!

Grift olan dumanında, çıksak yücelere hayalinle...

Sen ben olsan, ben de sen...

Gitsek bilinmezliklere...

Ha ben cigara içmiyorum, empati yapayım dedim ama ne olacak şimdi?

***

Cigarayı cigara ateşiyle yaktılar.

Kimse var mı, yok mu diye etrafa baktılar.

Saman altı su gibi, bir yerlere aktılar

Kimseyi yakamayınca kendini yaktılar.

***

Bir cigara bir cigara ki…

Ateşi ben de, dumanı sen de…

Yaşaması ben de, hikâyesi sen de…

Ben mi sen deyim, sen mi ben de…

Anlayamadım bir türlü.

Kerim BAYDAK

[email protected]