Yaklaşık 6 ay sonra yerel seçimler için sandık başına gideceğiz. Şimdiden seçimin kızışmasına da tanıklık ediyoruz ama ilk kez bu seçimde, belediye başkanlığı için yüksek makamları bırakıp, aday adayı olmaya hazırlananlar var.

Bazısı bakanlığı bırakacak…
Bazısı milletten aldığı vekaleti, belediye başkanlığıyla değişecek.
Bazıları genel başkan yardımcılığından vazgeçecek.
Ve yeniden bir seçime hazırlanacak.
Belediye Başkanı olmak için…
Anlamadığım, hizmetse eğer, zaten millet, hizmet edecek bir makama sizi seçmiş.
Kuşkusuz belediye başkanlığı da bir hizmet makamı…
Birini bırakıp, bir diğerini tercih etmek, “burada daha iyi hizmet ederim” düşüncesinden dolayı mı yoksa başka kaygılar mı var?
Bazı illeri anlıyorum.
Bu ili almamız gerek” dendiğinden dolayı.
Siyasi partiler, bazı illeri “kale” olarak görüyor ve o kalelerin alınması gerektiğine inanıyor. (Mübarekler sanki savaşa girmiş, kale zapt edip, zafer ilan edecekler.)
İstanbul bunlardan birisi…
AK Partili Belediye Başkanı Kadir Topbaş, başarılı bir grafik çiziyor.
Ancak CHP’nin “İstanbul’u alma” düşüncesi bir onur mücadelesine dönüşmüş durumda.
Öte yandan Mustafa Sarıgül’ün hem CHP üzerinde bir hesabı var, hem İstanbul üzerinde.
Bir diğer kaleyse İzmir!
AK Parti, İzmir’de belediye başkanlığını kazanmak istiyor.
CHP ise kaptırmamak.
Ankara’da aynı şekilde.
Ama Gaziantep farklı.
Gaziantep’te başarılı bir belediye başkanı varken, bir bakanın aday edilmesi bekleniyor.
Gaziantep’te zaten başarılı bir belediye başkanı var.
Nerede duracağını bilen Dr. Asım Güzelbey, bir daha aday olmayacağını söyledi.
Hem de zirvedeyken.
Bütün Gazianteplilerin gönlünde taht kurmuşken.
Birçok belediyeye örnek hizmet yapıyorken.
Söz verip, sözünde durmayı ve işi hep zamanında yapmayı ilke edinmişken…
Kibarlıktan, mütevazılıktan taviz vermiyorken…
AK Parti’den belediye başkanı olmak için onca insan uğraş veriyorken, o, daha önce söz verdiği gibi aday olmamakta ısrarcı.
Parti ise Gaziantep’i geriye götürmeme adına bir bakanını belediye başkanı yapacak gibi.
Gaziantepliler de istiyor, Güzelbey olmazsa, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin.
Halkın istediği birinin aday gösterilmesi elbette güzel.
Ayakkabımı koysam seçilir” yaklaşımından çok farklı.
Hakkında yüzlerce yolsuzluk iddiası bulunup, hiçbir hizmet yapmayanların “ayakkabı” yerine konup, halkla dalga geçilmesiyle zaten kıyaslanamaz.
Ama bu, halka hizmet için olmalı…
Bu, emaneti ehline teslim etme şeklinde olmalı.
Bu, “daha çok oy alayım” diye değil.
***
Sadece AK Parti’de değil elbet.
CHP’de de aynısı.
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul’dan aday adaylığını açıkladı.
Mustafa Sarıgül ise CHP’den aday edilmeyi bekliyordu.
Anlaşılan siyasiler belediye başkanlığının “çok güzel bir makam” olduğunun farkına yeni varmaya başladılar.
Genel başkan yardımcılığından güzel olmalı, yoksa koltuk bırakılır mı?
Milletvekilliğinden de güzel bir makam, yoksa vekilliği süresi dolmadan bırakan bulunur mu?
Nihayetinde bakanlıktan bile güzel makam, yoksa şimdiden beşe yakın isim koltuğunu bir başkasına bırakabilir mi?
Aslında belediye başkanlığı birçok makamdan çok daha üstün. Partilerse sanki bunun farkına yeni yeni varıyor gibi.
Vizyon sahibiysen, ufkun açıksa, ekip kurmayı becerebiliyor ve iyi bir koordine sağlayacak kadar yöneticiliğin varsa yaşadığın kente hizmet etme şansını yakalıyorsun.
Milletvekilliği gibi sadece yasam ve seçmenlerinin talepleriyle uğraşmıyor, kentin kaderini değiştirme şansını elde ediyorsun.
Bakanlıktan da önemli, sadece bir bakanlığa yönelik değişim ve dönüşüm şansını, bütün bir kente yayma şansına sahipsin.
Öyle sanıyorum ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bile “belediye başkanı” seçileceğini bilse o koltuğu bırakır, aday adaylığına koşar.
Hani belediye başkanlığı çok önemli bir hizmet makamı ya ondan…
Lütfen başkaca bir niyet aramayın…
 
Tweetimden seçmeler
Hayatın boyunca demokratikleşme için didin dur, hayalindekinden fazlasını alma şansın olsun ama “siyaseten” burun kıvır, ne çektin be! :)))