Yaşlı-genç, ebeveynler-çocuklar, şehirli-köylü birbirini anlamakta, anlaşmakta zorlanıyor.
Konuştukları farklı, yazdıkları farklı, resmi dil, milli dil, lehçeler, ağızlar farklı.
Bölgesel olarak konuşma şekilleri farklı olsa da bu gayet doğal, ancak sosyal medya çok farklı olmaktadır.
Hele konuşmalar, yazılı olarak sosyal medyada ve sohbetli sosyal paylaşım sitelerinde daha da farklı olmaktadır.
Tüm dünya, ne kadar etkilenmiş bilemiyorum, ama Türkiye’de insanların sosyal medyada ki Türk dili bir acayip, bir tuhaf olmaya başladı.
Türkçe, acımasızca katledilmeye başlandı.
Türkçe kelimeler, anlamsızlaştı.
Türkçe kelimeler, manasızca şekillerle kısaltılarak, kelimelerin özellikleri kayboldu.
“ Slm, s.a, mrb, cnm, tşk, naaapion, D, DD, DDD, by…gibi”
Türkçe kelimelerde ki harflerin yerleri değişti, başka dillerle birleştirilerek, ne olduğu anlaşılmayan kelimeler türetilmeye başlandı.
“artıq-artık, chok-çok, choq-çok, neise-neyse, tuaf-tuhaf, ewet-evet, yaw-yav… gibi”
Türkçe kelimeler içerisindeki harfler, küçük-büyük olacak şekilde, tuhaf bir biçimde kullanılmaya başlandı.
“bU akŞm gEliYONmu, kUlLaNıCı KaRaKtErLeRiNdE, kUlLaNmAk MeŞhUr OlDu, ßu TuTuMund@n d0lay1 Qutluy0rum, H3d3f 1m1ly0n…gibi”
Hepimiz bunları bilerek veya bilmeyerek muhakkak kullanıyoruz.
Teknolojiyle haşir-neşir olan, sosyal (sohbetli) medyayı kullanan herkes, bir şekilde bu yozlaşma canavarını kendi ellerimizle besliyor, bir türlü yakamızı kurtaramıyoruz.
Türkçeyle zengin olan dilimizin geldiği son noktayı gördükçe, üzülmemek mümkün değil.
Osmanlıcadan sonra ki dilimizin ve konuşma şeklimizin geldiği son nokta, insanı huzursuz ve rahatsız ediyor.
Bunu sen, ben, siz, hepimiz rahatlıkla kullanıyoruz.
İster tembellik deyin, ister sabırsızlık deyin, ister dikkat eksikliği deyin, ister yeterince okuyamamak deyin, ister uzun yazmaktan imtina etmek deyin, artık adına ne derseniz deyin, dilimizi ve konuşma şeklimizi katlettiğimiz aleni olarak göz ardı edilmeyecek kadar apaçık ortadadır.
Sırf girdiğimiz gruba uyum sağlamak, arkadaşlarımızdan ayrı düşmemek adına, onlar gibi hareket etmek, onlar gibi yazmak gerekmez.
Onlar hata ve kötü yapıyor diye, bizim de öyle yapmamız gerekmez.
Her şeyi bir kenara bırakıp, söylenenler konusunda, sosyal paylaşım sitelerinde, yaptığımız eleştiri ve yorumlarda yaptığımız paylaşımları inceleyecek olursanız, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Aslında neler yaptığımıza baktığımızda, ne kadar trajikomik bir halde olduğumuzu gözlemleyebilirsiniz.
Yaşı, cinsiyeti, mevki, makam ve pozisyonu ne olursa olsun, herkes aynı hatayı yapmaktadır.
Arkadaşları tarafından garipsenmek korkusu ve ebeveynler arasında olan anlaşmazlıklar her geçen gün artmaktadır. Hele neneler-dedeler ile torunlar arasındaki sıkıntıları söylemiyorum bile. İpler çoktan kopmuş bile, bağlayabilene aşk olsun!
Bir an önce, bu alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz.
Bir an önce, özümüze dönmeliyiz.
Çünkü ne olduğu anlaşılmayan bir kültür, ne olduğu anlaşılmayan bir yaşam tarzı ortaya çıkmaya başladı.
Bizim örnek alacağımız, bizim kendimize rehber edineceğimiz sayısız dil kullanıcılarımız var, onlara göre hareket etmemiz gerekir.
Geleceğimizi kurtarmak adına, bu zenginliklerimizden faydalanmalıyız, bu yanlışlıklardan bir an önce dönmeliyiz.
Anlayacağınız, sosyal (sohbet) paylaşım sitelerindeki dil kullanımı ile ilgili bu gidişat hiç iyi değil.
Kerim BAYDAK