Her yangın haberi duyduğumda, içim cız eder.
Yangında yanan ağaç yapraklarının cızırtısı, yanan kurumuş otların hışırtısı, her zaman yüreğimden bir şeyler alıp götürür.
Nasıl olmasın ki? Ormanlar ve yeşillikler, dünyamıza nefes aldıran bronşlarımızdır.
İnsan ciğersiz, nefessiz yaşar mı, yaşayabilir mi?
Bu hafta sonu, ciğerlerimizin yandığı, nefes alamaz duruma düşülebileceğimizi düşündüğümüz bir yangın afeti yaşandı.
Belki bir piknik anında, belki çobanların elinden, belki bilinçli bir şekilde, belki de farkında olmadan çıkan bir yangının sorumluları bulunarak, ihmal var ise en ağır cezayı müeyyidelerin uygulanması gerekir. Çünkü yangın sonuçlarından hepimiz etkileniyoruz.
Bu yangın afetinin bizi nefessiz bırakabilecek olmasının yanı sıra, esas önemlisi Adıyaman insanımızın göstermiş olduğu birlik, beraberlik ve sosyal dayanışması örneği sunmuş olmalarıydı.
Her zaman düşünürdüm! “Acaba herhangi bir doğal afet yaşanacak olursa, Adıyaman insanı bir birliktelik sağlayabilir mi?” diye. Şükürler olsun ki olumlu anlamda düşüncelerimizde haksız çıkmadık. Adıyaman halkı yangın afetinde neler yapabileceğini ortaya koymuş oldu.
Adıyaman’a birkaç kilometre uzaklıkta olan Çemberlitaş köyünün üst tarafında, sarp kayalık bir alanda çıkan orman yangını vardı.
Duyduğum an da çok heyecanlandım. Çünkü orman yangınıyla, belki ilk defa bu kadar yüreğimde bir kopukluk, bir sıkıntı hissettim. Belki de Adıyaman belediyesi hoparlöründen sürekli yapılan anonslar, son zamanların hayatımızın vazgeçilmezi olan Facebook, Twiter gibi soysal paylaşım sitelerinden, telefon mesajlarıyla paylaşılan yangın haberleri beni heyecanlandırdı.
Oğlumla beraber, mevcut motorumla hemen yola çıktım. “Ne götürürüz, neler yapabiliriz, nasıl davranmamız gerekiyor?” gibi soruları cevapsız bırakarak, yangın yerine intikal ettik. Yola çıktığımızda, araba konvoyundan ilerlemek hayli zordu. Yangın yerine yaklaştığımızda, gece karanlıktı, yer yer otlar tutuşuyor, ağaçlar yanıyordu.
Adıyaman insanı, yangın yerine çıkarma yapmış gibiydi. İlk defa bu kadar Adıyamanlıyı bir arada görüyordum diyebilirim. Gerçekten insanların bu derece hassas, duyarlı ve gözünü kırpmadan fedakârca dağa doğru tırmanışa geçmeleri takdir edilesi bir durumdu.
Yangın sanki yüreklerde, sarp kayalık bir alandaydı. Yangın söndürme araçlarının karadan gidebileceği bir yer değildi. Havadan yangın söndürme helikopteri ve uçağı da yoktu. Her şey tamamen Adıyaman insanının çalışkanlığına, çaba ve gayretine kalmıştı. Aksi takdirde yangın dağın diğer yakasına geçecek olursa, önü alınamaz bir orman yangını yaşanacaktı.
Valilik, Belediye gibi kurumların anında müdahil olmalarıyla, yapmış oldukları yardım çağrılarına, Adıyaman insanı duyarsız kalmamış; bazıları resmi araçlarla, bazıları kendi araçları ve imkânlarıyla hemen olay yerine gitmişlerdi. Normal zamanlarda, gündüz vakti bile gitmenin mümkün olmadığı bu yerlerden, gecenin karanlığını yırtarak ilerleyen insanlar, rüzgârında etkisiyle sürekli genişleyen yangını, ellerine ne geçtiyse söndürmeye çalıştılar. Kısa bir süre de imece usulü yardımlarla yangın kontrol altına alınarak, rahat bir nefes alındı.
Adıyaman insanı gerçekten çok önemli bir sınavı başarıyla tamamlamış oldu. Her yaştan ve cenahtan insanın, herkesin sorunu olarak kabul ettiği bir orman yangını anında, herhangi bir afette neler yapılabileceğini ortaya koymuş oldu. Demek insanlar isterlerse, çok şeyler yapabiliyor.
Adıyaman insanı, çok güzel bir yardımlaşma ve dayanışma örneği sergiledi.
Adıyaman insanı, üzerine düşen vatandaşlık görevini en iyi şekilde yerine getirdi.
Adıyaman insanı, “ne yapabilirim, nasıl yapabilirim, tehlikeli mi değil mi?” gibi sorgulamalara girmeden; halis, saf ve masumane düşüncelerle, bir olup, diri olup, iri olup bir doğal afet anında “ nasıl hareket edilebilir? ”diye sosyal seferberlik ilan edip, güzel bir uygulama gerçekleştirdi.
Belki daha iyi bir organizasyon yapılabilirdi, ama yine de kendi adıma Adıyamanlılara ve kurumlarımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyor, takdir ediyor ve saygılarımı sunuyorum. Gururlandım, bir Adıyamanlı olarak. Biz de bu birliktelik olduktan sonra, bize hiçbir şeyin gücü yetmeyecektir.
Keşke yetkililerimiz, havadan destekli yangın söndürme helikopteri ve uçağı da temin edebilseler. Allah muhafaza, sık olan başka bir orman yangınında bu kadar şanslı olmayabiliriz. Aynı an da Atatürk Ormanında da küçük çaplı bir yangın çıktı.
Yine keşke o gece ki birlikteliğimizi, diğer alanlarda da gösterebilsek!.. Örneğin bu son zamanlarda kuraklığın da etkisiyle, dönüşümlü de olsa yapılan su kesintilerine karşı, daha dikkatli ve düzeni bir şekilde su kullanımı için de bu duyarlılığı ve dayanışmayı yapmamız gerekiyor.
Kerim BAYDAK