Yeni bir hafta!

Yeni bir gün!

Yeni bir haftanın ilk günü! 

Hatta sabahın ilk saatleri!

Herkes bin bir düşünce, sıkıntı ve stresli ruh hali içinde başlar belki yeni güne...

Kimimiz de huzurlu, mutlu, yeni bir günü yaşayacak olmanın hazzı, duygulu, istekli haliyle başlar ömürden gidecek olan, daldan düşen yaprak misali yeni güne...

Hemencecik yapılacak işler listesi hazırlanır.

Girilecek sınavlar için hazırlıklar yaparlar, öğrenciler.

Yapılacak olan görüşmeler, ödemeler, ödeyememeler, iptal edilecek çekler, alınacak verilecek, iyi -kötü haberler hazırlarlar, ticaretle uğraşan hizmet erbabı kişiler.

Yani sıkıntılar, sevinçler, mutluluklar, huzursuzluklar, hüzünler...

Bazen tüm bu olumlu ve olumsuzluklar üstüne üstlük iyi gitmeyen insanın nefesini almayı engellemeye çalışan o havalar...

Evet, ah o havalar...

Bir açılır, bir kapanır...

Kimi zaman yağmur, kar, dolu, kimi zaman güneş…

İçimiz de, dışımız da aynı havalara benzer bu gün, hafta ve aylar gibi...

Bir açar, bir kapar bu Nisan aylarında…

Ama nasıl olsa; bu ay da kısmen kıştan sayıldığı için, pek dikkat çekmez kanımca...

Bu hafta da güneşli ve de bulutlu havalara hazır olmak gerekmektedir...

Demek ki kâh bulutlanacağız, kâh güneş açacağız...

Artık “Ne olursa olsun, kabullenenler grubuna mı gireceğiz acaba..?”

Artık eskisi gibi inat etmiyorum hayatı anlamak adına…

İnadım yok, yaşama karşı biraz daha hoşgörülüyüm...

“Olmazsa olmazlarım!“ demiyorum eskisi gibi.

Biraz daha tevazu içinde hareket ediyorum.

Taleplerim, beklentilerim kalmadı sanki lüks hayat adına...

Olsa ne yazar ki bu yaşam karşısında…

Sanki ben “Olmazsa olmaz” diyeceğim de beni mi dinleyecek...

İnanın ben böyle malum haller içinde başladım yeni güne...

Hele bir de, işi gücü olmayanlar, oturup düşünürler de düşünürler...

Malumunuz bazı cadde, mahalle, sokak evleri vardır...

Önünden geçip giderken, hep perde arkasında ya da önünde, belki de kapının eşiğinde birileri vardır...

Kadın ya da erkek fark etmez, ama vardır birileri,  ama vardır bekleyenler...

Çoğu kez geçerken görünürler belki de hissedilirler...

Sanki yoldan gelip geçenlere bakar gibidirler...

Belki öyle görünürler, ama aslında pek de öyle olmaz sanırım.

Bakmazlar bize onlar kanımca...

Düşünür de düşünürler. Sürekli kafalarında bir şeyler vardır.

Bir şeylerin hesabını yaparlar.

Kiminin işi yoktur belki de.

Kiminin çocukları yanında yoktur belki de.

Kimi gurbetlik yolu gözleyip, gelecek mutlu bir haberin arifesinde olduğunu düşünüyordur belki de...

Belki de vücudunun taşıyamadığı bir hastalığa, özre duçar olmuştur, kim bilir!

  …

Şimdi ey insan!

 

 

 

Gün, hafta ile ay, ömürden gitti.

Göz açıp kapattım, hemencik bitti.

Nice padişahlar, terk edip gitti.

Hazır mısın insan, ömür de bitti.

 

         Kerim BAYDAK

         [email protected]