İki ayı geçti neredeyse 3 ay oldu ben hala siteye yazı gönderemedim. Çoğu yoğunluk azı tembellik derken bu kadar zaman geçti. Biraz daha uzatırsam kesin bizim patron YUNUS Bey, ne yazdığın belli ne yazmadığın diye fırçayı kayacak. Böyle bir girişle tepkileri azaltmak için uyanıklık yapayım dedim ve yurdum insanının uyanıklığından devam edeyim. 

Herhalde iki yıl oldu. Kulağımda gece gündüz geçmeyen bir çınlama var. İki nolu sağlık ocağına giderek aile hekimime sorayım dedim. Dr Tuncay Atıcı ya izinli, ya da görevli kısaca yerinde yok randevuyu Dr.Melikşah Yılmaz hemşerimden aldım. İş yerine geç kalmamak için erken gidip sıra aldığımdan ilk sıra benim. Benden hemen sonra ikisi erkek biri kadın 30-35 yaşlarında üç genç geldi. Sıra alsalar 2. Olacaklar ama kendi aralarında tartışıyorlar sıra alalım mı almayalım mı karar verdiler almamaya. Melikşah gelince içeri dalarız dediklerine göre demek ki doktorun tanıdıkları. Hiç sesimi çıkarmadım. Doktorumuz MELİKŞAH Bey gelip yerine geçince bizimkiler pat diye içeri daldılar. O esnada ekranda Asım Öcal diye ismim yazınca kapıyı çalıp içeri girdim. Dr.Melikşah beni tanıdığından mahcup bir şekilde buyur abi deyince bende, ‘kusura bakmayın ekranda Asım Öcal yazınca merak ettim içerdeki adaşımla tanışmaya geldim’ dedim. Üç genç mahcup, doktor bey bıyık altından gülüyor, belli ki durumdan o da rahatsız. Gençler biz çıkalım diyerek gittiler. Kısacası çok uyanıklığı sevmem. 

İkinci doktor hikâyesi bir yıl öncesinden. Gaziantep’te özel bir hastanenin cildiye bölümü muayene bitti. Doktor hanım kanser şüphesi olduğunu hemen ameliyat olmamı söyleyerek beni ikna etmeye çalışıyor. Bende sinirler allak bullak o esnada pat diye içeri bir kadın çocuğu ile birlikte girdi. Çocuk yaramaz bağırıyor, kadın saygısız oralı değil odanın içinde bir o yana bir bu yana gürültülü bir şekilde dolanıp duruyor belli ki bir an önce benim çıkmamı bekliyor. Doktor MÜŞTERİ diye sesini çıkarmıyor, ben olaya yoğunlaşamıyorum. Dayanamadım ve kadına sert bir şekilde içerde hasta olduğunu görüyorsunuz çıkın dışarı diye çıkıştım. Kadın edepsiz belli, gitmeyip cevap vermeye çalışıyor, Doktor MÜŞTERİ kaybederim korkusu ile sesini çıkarmıyor. Kadın ne kadar edepsiz olursa olsun benim sinirli halime yenik düştü ve söylenerek odadan çıktı. Sonuç ne mi oldu? Baştan beri bana güven vermeyen doktor beni ikna edemedi. Akabinde İzmir’de basit bir operasyonla kanser manser olmadan olayı sonuçlandırdım. Allah hastayı MÜŞTERİ gören doktorlardan, şımarık, saygısız hastalardan uzak etsin sizleri.  

Üçüncü doktor hikâyesi daha eskilerden, olaya en az 10 yıl oluyor. O aralar kalp ile ilgili şüphelerim var. Şimdi rahmetli olan bir arkadaşım sık sık Ankara’ya gidip mide ile ilgili muayene oluyor. Bu sefer beraber gidelim dedi ve doktordan randevuyu aldı. Gittik önce muayenehanesinde doktora göründüm bir gün sonra Hastanede muayene edecek. Birlikte gittiğim arkadaş oraların kurdu olmuş her yeri biliyor. Sabah beni muayene olacağım yere götürdü sıraya girdim. Bana senin işin bitene kadar ben de kendi doktoruma gideyim diyerek hastanenin kendisi ile ilgili bölümüne gitti. Öğlene doğru sırıtarak yanıma geldi ve ‘ne yapıyorsun sen burada’ diyerek çıkıştı. Sıra bekliyorum dedim. Bu sefer gülmeye başladı. Yanıma gelirken merdivende, benimle beraber sırada olan bir kadınla karşılaşmış ve benim arkadaş muayene oldu mu diye sormuş. Kadın ohooo bu kafa ile giderse akşama belki muayene olur demiş. Ne zaman sıra ona gelse çocuk diyorlar geç diyor, kadın diyorlar geç diyor, yaşlı diyorlar geç diyor o beklesin dursun bakalım demiş. 

Bu tip hastalara kimi saygılı, çoğunlukta salak diyor kalın sağlıcakla.

ASIM ÖCAL 

13.8.2020