"İşinde çok iyi olduğuna" yürekten inanan 'YETERSİZ’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin
hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu 'CAHİLLİK ve HADDİNİ BİLMEME' karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
'EKSİLER' kariyer açısından 'artıya' dönüşür.
Sonuçta, 'kifayetsiz muhterisler' her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler...
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında 'fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler...Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... DUNNİNG-KRUGER sendromu budur.
Türkiye bir kaç gündür yavru bir köpeğe yapılan işkenceyi konuşuyor. Hakikaten dünyalar tatlısı köpeciğe yapılanları anlamak, onun suçlayıcı bakışlarını unutmak mümkün değil. Ayakları ve kuyruğu kesilen köpeğin, sedyeye uzanıp tüm Türkiye’ye ölümümde hepinizin suçu var diyen bakışlarını, tarihe not etmek zorunda olduğumuz bir gerçek. Ve bu gerçek öyle bir gerçek ki tokat gibi beynimizde patlayan bir gerçek!
Yetersiz, hizmet etme adına adıyamana hiç bir katkısı olmayan kişilerin Adıyaman’a vekil olması neticesinde yıllardır devam eden değişmez yazgının, yine bir seçim sonucuyla aynı kadere terk edilme olasılığı, güç kazanmış durumda. DUNNİNG-KRUGER sendromlu kişiler Adıyaman’da karar verici olunca, ırgatlık haricinde yapılabilecek herhangi bir iş alanı kalmadı. Tarım ve hayvancılık bitmeye doğru hızla ilerliyor. Ürün fiyatlarına değil de ürün fiyatlarından yapılan hesaplarla destek adı altında çiftçilere yapılan yardımlar, kanayan yaraya pansuman olmadığı gibi çiftçilere biat ettirme, sadaka kültürüyle yaşatma haricinde işe yaramadığı acı bir gerçek. Tarımda sulama sorunu devam etmekte... Artezyen kuyularından çıkarılan su için ödenen elektrik faturaları, çiftçilerin cebini bırak kemiğini yakmış durumda. Bütün umutlarını tarlasından aldığı buğdaya bağlayan gariban Adıyaman halkının sahipsizliğini anlatmak o kadar zor ki.
Hayatı boyunca çalışıp didinmesine rağmen bir kez bile tatil yapmayan, ömrünü Adıyaman sınırları içinde harcayıp bitiren, çaresizliğin kollarında yitip giden Adıyamanlıların, hiç bir zaman bir sahip çıkanı olmadı. Başımıza musallat ettiğimiz, umutlarımızı sülük gibi emen DUNNİNG-KRUGER sendromlulardan kurtulmamız gerektiğini bilmemize rağmen yıllardır hayati damarlarımızı uzatıp kanımızı emmelerine fırsatı biz verdik. Adıyaman’ın sorunlarını iktidar yada muhalefet hiç farketmez bir kez olsun meclis de anlatamayacak kadar beceriksizleri biz seçtik. Nedir bu değişmez kadercilik oyunumuz. Dindar diye oy verdiklerimiz bize cenneti mi garanti ediyor! Bu dünyada bize yaşayabilecek ortamı bile sağlamaktan yoksun olanlar mı sağlayacak bunu? O zavallı yavru köpeğin yaşadığı kaderden ne farkımız var. Umut ayağımız kesilmedi mi? Ekonomik eğitim ayağımız kesilmedi mi! Sağlık ayağımız yaşam ayağımız en dibinden kesilmedi mi? Kara köpeğin kara yazgısını asıl biz adıyamanlılar yaşamıyor muyuz? Kendimizi ifade edebilme cesaretinden bile alıkonduğumuz şu zamanda vekil diye seçip maaşa boğduğumuz geçmişten bugüne kim varsa hepsinden hesap sormanın vakti geçmesine rağmen, kara köpeğin sedyeye uzanıp masumca bakışını çaresizce yaşamıyor muyuz? Yapılan bir kaç hizmeti bile hayatının bir dönüp noktasıymış gibi düşünüp hiç gülmeyen kaderine bir ödülmüş gibi algılayan gariban Adıyaman halkımızın en önemli ayağı, umut tacirlerinin darbeleriyle kesilmedi mi? Menfaatleri uğruna girmediği kılık kalmayan yalakalık ve döneklik denince akla gelen vekil olmuş kim varsa, Adıyaman’ın umutları üzerinde tepinmediler mi? Bu kadar beceriksiz bu kadar laçkalaşmış siyasi anlayışları umut tarlalarımızda verdiğimiz oylarla biz yeşertmedik mi? Yetmedi mi daha gölgemizde serinleyip güneşimize engel olanlar!
Adıyaman ve ilçelerinden tutunda köylerine kadar herkesi siyasi abluka altına alıp umut dağıtan tüm partilerin oyuncağı olduğumuz şu kısacık zaman diliminde, değerimizi anlamış olmamız lazım. Geçen dönem vekil olanlar, hangi derdine çare oldu? Kaç defa gördün? İş mi buldun? Ürünün para etti mi? Hayvanın için aldığın yemin parasını ödeyebildin mi ? Sanayi veya teknoloji üretebildik mi ? Adıyaman’ın hangi ayağı kesilmemiş söylesene kendini kandıran Mehmet dayı sen şöyle Osman dede. Kahveci Nedim usta kahven her gün yevmiyeci garibanlarla dolmuyor mu? Niye sustun Abuzer amca cebindeki son parayı eve bırakamadın değil mi ? Doktora gidebilecek parayı borç edebildin mi ağrıyan dişini çekmeyi neden beklersin Vakkas usta ?
Ey adıyamanlılar şöyle bir ev ekonomimize bakalım mı? Tek pişirimlik zar zor pazardan alabildiklerimizle günü kurtardığımız şu hayatta, gerçekten adamakıllı yaşayabildiğimiz kaç gün oldu hayatımızda. Sabahtan akşama kadar ırgatlık yapıp inşaatlarda beden çürüttüğümüz şu zamanda, evine vardığında ailene eşimize dostumuza zaman ayırabiliyor muyuz ? Çocuklarına gerçekten istediğin eğitimi verdirme imkanı verdiler mi sana? Vekil olmadan önce nişanlı kızın tatlı dili gibi seni güzel sözlerle ninni gibi uyutanlar bugün evinde kıt kanat emeğinle geçinmeye çalışırken, senin oyuna muhtaç olup yine kandırmaya geldiklerinde, boş tencereyi göstermeyecek misin ? Şu seçim zamanında harcanan deli paraların nerden geldiğini hiç merak etmeyecek misin? Kampanyalarına ayırdıkları paranın binde birini Adıyaman için harcasalar, şu Adıyaman cennete dönmez mi ?
Bize bu kaderi yaşatmalarına biz sebep olduk. Cahil sendromlulara verdiğimiz imtiyazlar neticesinde, kara köpeğin bakışlarında kaybolmadı mı umutlarımız. Çaresizliğin kollarında tükettiğimiz ömrümüzün bize dayatılan aç billaç hayatın faturasını işi düştüğünde aramızda dolaşan umut tacirlerinin alnına yapıştırmayacak mıyız? Verdiğimiz oyun hakkını sormadığımız sürece din, iman, hak, hukuk, Türk-Kürt diye siyaset yapıp umutlarımızı sömüren bu DUNNİNG-KRUGER sendromlulardan kurtulacağımız bir seçim şansı var önümüzde. Hangi parti olursa olsun seçtiklerimiz aklımızla dalga geçmeyenlerden olmalı. Bunun farkına varmamız için daha neler yapmaları lazım! Yetmedi mi kaldırıldığın? Kime oy veriyorsan yine ver, yeter ki yakasına yapışıp hizmet talep etmekten geri durma! Haydi Adıyaman tokat atar gibi oy kullan kaderi değişsin yalnız ilimizin. Siyasi fikrinizi bir tarafa atın kardeşim oksijen tüpüyle yaşayan ADIYAMAN’ı kurtaralım! Kara köpeğin ayakları kesildi bizim şah damarımızı kesmesinler!
DİPNOT:
Bankanın birine beş tane yamyam bilgisayar programcısı olarak işe başlarlar..Onlardan sorumlu müdürleri bu işlerinde iyi para kazanabileceklerini yanlız yemeklerini bankanın yemek salonunda yemeleri gerektiğini ve hiçbir banka çalışanına dokunmamalarını tembih eder..Aradan 1 ay geçer müdürleri gelir ve hizmetçi kızın kaybolduğunu ona bişiler yapıp yapmadıklarını sorar..Ancak yamyamlar hizmetçiye dokunmadıklarını yemin ederek söylerler..Müdür gittikten sonra Yamyamların başkanı sorar :
– Ulan içinizden hanginiz hizmetçiyi yedi ? İçlerinden biri kısık sesle :
– Ben yedim..der..Başkanları sinirlenerek şöyle der :
– Manyak herif biz bir aydır grup direktörlerini, proje müdürlerini, insan kaymakları müdürünü yedik kimse farkına varmasın diye nasıl olsa hiç bi işe yaramıyorlar sen gidip hizmetçiyi niye yiyorsun?