İnsanlara “vazgeçemediğiniz tek şey nedir?” deseler, sanırım herkes hiç düşünmeden “cep telefonu” diye cevap verecektir.
Yine “kaybetmek korktuğunuz en önemli şey nedir” diye sorsalar, sanırım yine herkes “internet” diye cevap verecektir.
Gerçekten de günümüzün vazgeçilmezleri arasında cep telefonları ve internet olduğunda herkes hemfikirdir.
Yaşantımızın bu vazgeçilmezlerimizin 40-50 yıllık ancak bir geçmişi vardır.
İlk başlarda kamusal alanda kullanılmaya başlanan internet, sonra iletişimin kolaylaşması adına insanların istifadesine sunuldu.
Birçok konuda olduğu gibi, cep telefonu ve internet kullanımında da işin cılkını çıkarıyoruz.
Olur, olmaz her yerde, cep telefonlarında internete giriyoruz.
Kazalarda, depremlerde, kavgalarda, herhangi bir olumsuz vakada hemen cep telefonlarımıza başvurur, aynı an da internet aracılığıyla insanları haberdar eder, görmesini sağlarız.
Gezdiğimiz gördüğümüz yerleri, yediklerimizi, içtiklerimizi, sevdiklerimizi, sevmediklerimizi, sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla insanların görmesini sağlarız.
Olumlu yönleri olduğu gibi, elbette olumsuz yönleri de bulunmaktadır.
Son birkaç yılda Pandemi nedeniyle, insanlar internet kullanımında rekor üstüne rekor kırmışlardır.
Gelişim-değişim illa ki olacak ve insanlar bundan faydalanacak, ancak her şeyin usulünce ve kıvamında olması gerekir.
İnsanlar internet kullanımında birkaç saat masum ve kabul edilebilir görülse de, özellikle çocuklar başta olmak üzere günün en az 6 saatini bu baş belâsı olan /internette/internetle vakit geçirmektedir.
Zaman içerisinde, insanlarda davranış bozuklukları, içe kapanma, fizyolojik, psikolojik, sosyolojik sayısız olumsuzlukların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Çocuklarda, yalnızlık, disiplinsizlikler, derslerde başarısızlıklar, internete olan bağımlılığın hastalık derecesine dönüşmesi, en çok sevdiklerinin başında telefon ve internetin geldiği, sanal arkadaşlıkların çoğalması, beyin faaliyetlerinin yavaşlaması, uygun olmayan menfi sitelerdeki durumlarla karşılaşılması gibi müspet olmayan etkenlerin ortaya çıktığı görülmektedir.
1 yaşını doldurmayan bebeklerin bile ilk gördükleri, öğrendikleri ve oynadıkları tek şeyin cep telefonu olduğunu, herkes varsa çocuklarından rahatlıkla gözlemleyebilir. Öyle ki yiyeceğini bile cep telefonundaki bir şeye bakmadan yemiyor, yiyemiyor. Elinden telefonunu aldığınız zaman kıyameti koparıyor, ağlıyor, kendini yerlerde yuvarlayıp duruyor.( Bu durum, çoğu anne-babanın da işine geliyor, o da ayrı bir konu)
Bir an önce buna son vermek gerekiyor.
Şimdi “tamam da nasıl olacak bu iş!” diyeceksiniz.
Haklısınız vallahi.
Doğrusu ben de bilemiyorum.
Bazı alışkanlıklardan kurtulmak bir hayli zor.
Belki de bu işin uzmanları, yetkililerden, etkililerden yardım almak gerekiyor.
Belki de topyekûn toplum olarak psikologlardan yardım almak, yine topyekûn rehabilite etmek gerekiyor.
Her geçen gün, özellikle çocuklarımızı ve gençlerimizi kaybediyoruz, haberiniz ola!
Kerim BAYDAK