Ekonomi öyle bir hale geldi ki, durumu iyi olan da şikâyetçi, olmayan da şikâyetçi.
Kimse halinden memnun değil.
Belki herkesi aynı oranda memnun etmek zor; ama şikâyet edenlere bakıyorsunuz, alışveriş yapanlara, gayrimenkul, araba, döviz alım-satımlarını görünce; insan neye inanacağını gerçekten bilemiyor.
Gerçekten alışveriş yapmaktan korkuyoruz, ama şu zincir marketlerin içerisinde alışveriş yapanları görünce; “acaba bizde mi bir sorun var, yalnız fakir olan, ekonomisi iyi olmayan bir biz miyiz!” diye iç çekiyoruz.
Arabamız var binemiyoruz, ama binenleri görünce şaşırıyoruz.
Maddi durumları iyi olanlar, çift maaşlı olanlar, bankalara kredili borçlu olanlar, bir evde birkaç kişi çalışanlar olunca, sanırım hayat pahalılığı çok da fazla ilgilendirmiyor onları.
Şimdi, “o çarşı-pazarda olan hep onlar diyeceğim” ama pek öyle olmadığı da ortada.
Kime sorsan, herkesin cebinde birkaç kredi kartı var, herkes bir şekilde bankalara borçlu durumda.
Kredi kartı ile alışveriş yapanlar, bedavaymış gibi açıldıkça açılıyorlar, ancak iş ödemeye gelince, işte o an dananın kuyruğu kopuyor.
İşte o an, istenilmeyen nahoş durumlar ortaya çıkabiliyor.
Evet, zamlar oluyor, pahalılık var; ama kimse de ayağını yorganına göre uzatmıyor, uzatamıyor, belki başkaları gibi olmak adına uzatmak istemiyor.
Hele yapılan israfları (özellikle ekmek israfı) söylemiyorum bile!
Her gün yapılan fahiş, anlamsız ve manasız zamlar, artık insanların belini büküyor.
İnsanlar yaşamak için, yemek-içmek zorunda, bunun için alışveriş yapmak zorunda.
Evi olmayanlar bir şekilde kirada oturmak, kirasını vermek, gelen elektrik, su, telefon, doğalgaz faturalarını ödemek zorunda.
Boğazına kadar borca batsan da, öyle veya böyle mevcut ihtiyaçların karşılanması gerekiyor.
Belli bir çizginin üzerinde olanlar için belki fazla sorun olmuyor; ama o çizginin altında olanlar için, asgari ücretle geçinenler için, hele hiçbir gelir getirici işi olmayanlar için, hayat, geçim derdi hayli zorlaştı.
İnsanlarımızın kolaycılığa alışarak, üretici durumundan tamamen tüketici toplum durumuna düşmesi, köylünün üretime yönelik bazı alanlarda dışarıya bağımlı olması nedeniyle tamamlayıcı tedariklerin zor ve pahalı olması; geçim sıkıntısının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
İnsan yaşamını kolaylaştıran her türlü ürünün dışarıdan tedarik edilmesiyle, her geçen gün hayatı idame ettirmek zorlaştı.
Tedarikçilerin zam üstüne zam yapmaları, alım gücünü sıfıra indirdi.
Gerekli müdahaleler yapılsa da, karşının kartel oluşturulması ile ortaya sıkıntılar çıkarmakta, insanları ekonomik krizle karşı karşıya bırakmaktadır.
Öyle bir gelindi ki, insanlar cüzdan ile vicdan arasında sıkıştı kaldı.
Alışveriş yapanlarda para kalmadı, bunların dışında kalanların bazılarında da fahiş fiyat uygulamalarından dolayı vicdan kalmadı.
“Ekonomi iyi gitsin” diye çalışıp, didinenler, “iyi gitmesin!” diye uğraşanlar, çekiştirenler var.
Hayat gittikçe zorlaşıyor, Allah yardımcımız olsun.
İşte Ramazan ayına da girdik, bakalım fırsatçılar fiyatları nasıl arttıracaklar. Allah vicdan, merhamet versin.
Kerim BAYDAK