Pandemik (Endemik hale gelmiş) hal alıp, insanlığın hayatını alt üst eden Covit-19’un gölgesinde de olsa eskiyi aratmayacak şekilde bir bayram kutlanmaya başlandı.
İslâm’ın beş şartından biri ve en gizlisi olan Oruç ibadeti, Oruç tutmayanların çok da gizli davranmadığı günler bitti. Saygı, hürmet ve gizlilik pek kalmadı. Nihayet herkesin aynı olduğu, kimisinin şeker bayramı dediği, ama aslında şükür bayramı olan Ramazan bayramını herkes kutlamaya başladı.
Dilimize pelesenk olmuş, rutinleşerek, “nerede o eski bayramlar” dediğimiz, bir Ramazan bayramını daha çok şükür yaşamaya başladık. Belki eskisi gibi olmasa da yine çok şükür aslına uygun bir bayramı eda ettik. Her bayram olduğu gibi, yine bu bayramı da en çok, en güzel olarak çocuklar kutlamaya, yaşamaya başladı. Birkaç bayramdan sonra, nihayet gönlümüzce sevdiklerimize sarıldık, öptük, hasret giderdik, gülüp eğlenilen sohbetler, muhabbetler ettik.
***
Bayramın vazgeçilmezlerinden olan bayram alışverişi için çarşı-pazar gezmek, en sevdiğimiz bayram hazırlığımızdır. Yine müzmin alışkanlığımız olan bayramdan bir-iki gün önce alışveriş yapmak, o kalabalıklara karışıp istediklerimizi bulmak, hep yaptığımız en büyük alışkanlığımızdır.
Biz de bu amaçla kalabalığa karıştık, alışveriş mağazalarına girdik, çıktık. Daha doğrusu çıkmak zorunda kaldık. Hep pahalı geldi bize, bütçemize uygun bir şey bulamadık, olanı da biz alamadık.
Sanırım yalnız biz de yoktu. Çünkü mağazalar tıklım tıklımdı, herkes ellerinde poşetlerle çıkıyordu. Alışveriş yapmamış olsalar poşetlerle çıkmazlardı, Tabi poşetlerin boş olacak hali de yoktu herhalde. Sanırım bu bayram bizim bütçemiz yetersiz geliyordu.
Yiyecekler, içecekler, giyim-kuşam, sebze- meyve ateş pahasıydı,
Akaryakıt almış başını gidiyor, ama maşallah arabalara binenler de eksilme yok, artış var gibiydi. Mağazalar dolu, yollar araçlarla dolu, anlaşılmaz ekonomik bir hal.
***
Sürekli kuraklıktan sitem edilir, susuzluktan bahsedilir, ancak, şerefe ve arife gününde öyle bir sağanak yağmur yağdı ki, uzun süredir böylesine şahit olmamıştık. Aniden bastıran fırtına şeklindeki yağmur, yollarda sele dönüştü, birçok mekânı su bastı. Ardından gelen dolu, birçok aracın camlarını kırdı, tarım arazilerine, ekinlere zarar verir hale geldi. Her tarafta aynı olmasa da, farklı zaman da farklı yerlerde sıkıntılar meydana getirdi. Tabi özellikle bayram öncesi, insanların dışarıda alışveriş yapmalarına engel oldu, zor durumlara düşürdü.
Şüphe yok ki, vekil “O”, alan da, veren de “O”, “O” neylerse güzel eyler.
***
Bayram, çocuklar için güzeldir dedik ya! Yine cıvıl cıvıl çocuklar, kapı kapı gezerek şeker toplamaya başladılar. Galiba en zorlandıkları yerler de apartmanlardır. Dış kapı zilini, çal, yetmedi daire kapısı zilini çal, kapı deliğinden bakılınca, duruma göre belki açılır, belki açılmaz kapılar.
Ellerinde verilen şekerlerin doldurulduğu poşetler olan çocuklar içerisinde ilginç konuşmalar da oluyordu. Şeker verme esnasında, yaşı biraz daha büyük olanlar, aklı birçok şeye erenler; “ya amca hep şeker veriyorsunuz, biraz da para verin” diyerek sitem ediyordu.
“Şeker neyinize yetmez, para var mı ki verelim?” deyince, dudak bükerek gülüşüyorlardı. Aslında haklılardı, ama ne yazık ki para verecek kadar durum iyi değildi, artık şekerle idare edilecekti, ne yapalım. Bu bayram da böyle olsun! Önümüzde ki bayrama da Allah Kerim!”
Çok şükür, bir bayramı daha eda ettik. Rabbim sonraki bayramlara kavuşturmayı nasip etsin.
Kerim BAYDAK