İnsanların namus, şeref ve haysiyetleri, o kadar da önem arz etmiyor anlaşılan.
Yoksa öyle ulu orta herkes bunlardan bahseder mi?
Ya insanlara bir haller oldu,
Ya da mevcut değerlere bir şeyler oldu.
İnsan, anlamakta zorlanıyor.
**
Maşallah, ev-araba ve özellikle kombi bakım şirketlerinden arayan arayana.
Şu 5 rakamlı telefonlar, bıkkınlık veriyor artık.
***
Yola park etmesi gerekenler kaldırımda, kaldırımda olması gerekenler yolda.
Biz nereden gideceğiz, hangisine dâhil olacağız?
***
Havsalamla bir olanlara bakıyorum, bir de olmayanları tahayyül ediyorum.
Kimine ah ah, vah vah, kimine oh oh,ohhhh!
***
Artık onun sen olduğuna karar veremiyorum.
Farklı rüzgâr esişlerinde, ayrı yönlere yol alıyorsun.
Ne geceleri, ne gündüzleri, bir türlü seçemedim seni.
"Karanlıkta herkes birbirine benzer" diyorlar; ama ben seni kimseye ve hiçbir şeye benzetemedim.
Düzelteyim, sabitleştireyim diyorum, beceremiyorum.
Şimdi suç benim mi yani?
***
Eve kapanıp oturmak iyi oluyor da, toplumdan soyutlanmak acı ve zor oluyor ya!
***
İnsan, bazı esnaflar için; “Allah akıl fikir versin" diyesi geliyor.
Yaptırmak istediğiniz ufak bir işiniz varsa, şöyle göz ucuyla bakıp, ya " o parçadan bende yok" ya da "ben o işten anlamıyorum" diyerek, sizi eli boş gönderiyorlar.
Anlayacağınız işiniz büyük ve paralı ise, buyur edip çay içiriyor, işini yapıyorlar, yok işiniz küçük ise, başını kaldırıp,yüzünüze bile bakmıyorlar.
Ha bu arada, bayanlar erkeklerden biraz daha vicdanlılar.
Demek ki Allah dağına göre kar veriyor.
Versin de değil mi ama!
***
Mesele ne olursa olsun, konuşmalar esnasında illa ki iki taraf oluşuyor.
Olur-olmazcılar, doğru-yanlışçılar, eksik-fazlacılar, şucu-bucular...
Çözüm bulmak ve sonucu-sonuca bağlamak adına, hararetli konuşmalar ortaya çıkabiliyor.
***
Bir taraftan, bir insan-can kurtarmak için varını, elindeki tüm imkânları kullanıyorsun, kurtarınca mutlu oluyorsun,
Diğer taraftan, bir insanı-canı öldürmek için kurşun, bomba, füze atıyorsun, ölünce mutlu oluyorsun.
Bu nasıl bir döngüdür?
Galiba bu sadece insan denen mahlûka ait bir durumdur.
Bir tarafta yaşatmak, diğer tarafta öldürmek!
Bu nasıl bir mantalite!
***
Yorucu günlerin ardından, her şey nihayete erdiğinde; "kuş gibi hafif hissedersin kendini" denir ya!
İşte, aynen öyle!
Oluyor muyuz?
Kerim BAYDAK