Cafcaflı ve şaşalı birçok şeyle karşı karşıya kalırız.

Kanarız, kandırırız, beğeniriz veya yereriz, eleştiririz.

Alt yapısı bozuk mudur, değil midir, dikkat eden yok.

Unutmamamız gerekir ki, altyapısı bozuk olan her şey, üzerinde ne kadar parıltılı, şaşalı ve cafcaflı görüntüler taşırsa taşısın; sonunda altındaki bozukluğu, eksikliği ve sıkıntıyı, illa ki ele vermeye mahkûmdur.

***

Bazen bir yere/yerlere gitmek ister, programlar yaparsın.

Elde olmayan bazı sebeplerden dolayı katılamazsın ve çeşitli spekülasyonlara sebep olursun.

Olsun, kim nasıl bilirse bilsin, Allah bilsin yeter.

***

Yer, zaman ve mekân tanımaksızın, Ahlaki erozyona ve her halleriyle, dumura uğramış zevatlar da insan olduklarını ve yaşadıklarını düşünürler.

Hay Allah'ım!!!

***

Hiç düşündünüz mü?

İnsan kimi/kimleri sever, kimi/kimleri sevmez.

Bir çetele tutmak isterseniz, en başa güvenilmeyen, güven vermeyen insanlar gelecektir.

İnsan, görünce kendisini iyi hissetmediği, endişe duyduğu, sırlarını rahatça söyleyemediği, beşeri münasebetlerinde dengesiz, tutarsız ve laçka insanları sevmez, sevemez.

Ne kadar kendinizi sevmek için kendinizi zorlasanız da asla sevemezsiniz.

Siz ne kadar yaklaşmaya çalışırsanız, o kadar uzaklaştığınızı göreceksiniz.

***

Misyonun nedir?

Vizyonun nedir?

Etin-budun, cürmün nedir?

Sahi, neden, neden çıktın karşıma?

Söyler misin?

Beni benden etmenin manası var mı?

***

Üretmiyoruz, hep tüketiyoruz.

Danasını alıp, anasını bırakıyoruz.

Uyuyoruz, uyutuluyoruz.

Refah içerisinde yaşıyoruz güya…

Hâlbuki her cihetten çirkefe batmaya doğru gidiyoruz.

Gidişat hayra alamet mi, bilemiyorum!

Kerim BAYDAK

[email protected]