Sevgili hemşerim,
Az hasbihal edelim.
Son günlerde siyasette özellikle bir tarafın kullandıgı siyasi üsluba bakarak ,
Öylesine karamsar ,öylesine bıkkın bir hal oluştu ki
Oğlum Celal sen bunlarla aynı ligde oynayamazsın,
Aynı kategoride aşık atamassın.
Git evine otur dedim .
Çünkü bizim bildiğimiz siyaset millete hizmet etmekti.
Halka hizmet hakka hizmetti.
Milliyetçilikte toplumu aynı ulvi bir gaye etrafında toplayıp beraber mutluluğa götürmek.
Toplumu birlik hususunda uyarmak birleştirmek iken
Siyasi üslup bunlardan çok uzaklaşmış.
Birleştirmek yerine ayrıştıran bir hal almıştı.
Dayanamadım, susmak rahatsızlık verdi.
Sanki sağduyu galip gelerek, bilgilerimi düşüncelerimi paylaşma ihtiyacı hissettim .
Aynı ülkede, aynı ilde beraber yaşamayacakmıydık.
Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği önemli degilmiydi.
300 bin nüfuslu ADIYAMAN büyük bir köy görünümünü hakediyormu.
Çevremizdeki iller kadar gelişmek bizimde hakkımız degilmi.
Adıyaman halkı IRGAT olmak zorundamı.
Bu trafik keşmekeşini çekmek zorundamıyız.
Gelişmiş ülke vatandaşı olmayalımmı.
Sanatçımız,düşünürümüz, basınımız, medyamız emir eri,
Kurum yöneticilerimiz yağcı, dalkavuk mu olsun.
Profesörlerimiz bilim üretip, iyi tez yazmak yerine siyasetçilere methiyelermi dizsin.
Üretmedenmi tüketelim.
Ozaman nasıl gelişip kalkınacağız.
Çocuklarımız nasıl hür bağımsız zengin mutlu bir nesil olacak.
Ozaman Türk birligi, ozaman Filistin, Çeçenistan, Dogu Türkistan, Kerkük ozaman ,ozaman..
Bütün bunlara baktığımızda ,
Bence gelin şöyle yapalım.
Şu beka gibi gerçek olmayan gündemleri bir tarafa bırakıp.
ADALAT, LİYAKAT, YETENEK, MERHAMET gibi kavramları ölçü alalım.
Projesi olan, yolsuzluk yapmayacak milletini seven, bize merhamet edecek,
İstişare eden yöneticiler seçelim.
Ama unutmayalım “Bu kumaştan bu elbise” derler ya,
Bu millettende bu siysetçiler çıkıyor
Kendi taleplerimizede dikkat edelim.
Ahiri kelam. Önce kendimizi düzeltelim. Sonra müdahale edelim.
LAYIK OLDUGUMUZ ŞEKİLDE YÖNETİLECEGİZ…