Son yıllarda ülkemizde yapılan kamu oyu araştırmalarında
Ülkemizde ateizm, deizim, agnostiklik, materyalizim gibi akımların arttığı gözlenmektedir.
İşin ilginç ve hatta araştırmalara muhtaç kısmıda dinsizlik alanındaki bu artış
Dindar bir iktidar dönemine denk gelmekte oluşudur.
İktidarın dini politikalar üretmeye çalıştığı, imam hatip okullarının sayısının çok çok arttığı,
diyanet bütçesinin rekorlar kırdığı bir dönemde bu artış gözlenmektedir.
Kanaatimce iktidarın ve taraftarlarının kendisini islamın temsilcisi gibi görmesi,
Adalet ve liyakata dikkat etmemesi, ötekileştirme, vakıf, kurs gibi yerlerde yüz karası, lanetlik
çocuk istismarları, yolsuzluklar gibi olaylar bu konuda önemli birer etkendir.
Bu dönemde iktidar ve çevresi cami cemaat tekke tarikat gibi yerlere giderken,
Bir kısım insanımız da buralardan soğumaktadır.
Hoca ya, vaize kızan artık camiyi terketmeye başlamıştır.
Artık vatandaş “Bunlar Müslümansa, ben değilim” demeye başlamıştır.
Beyler dikkat iş bu noktaya gelmiştir.
Gelmiştir ancak.
Bizim yüce dinimiz İSLAM muazzez bir dindir.
Dinimizde suçta cezasıda, marifette, mükafatta şahsidir.
Herkesin suçu da cezasıda iyiliği de mükafatıda kendisi ile allahı arasındadır. (kul hakkı hariç)
Biz dini yanlış yorumlayana yanlış yaşayana bakarak dinsiz olamayız.
Müslümanın suçu islamın suçu değildir.
Hz. peygamber ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim buyuruyor.
Ayrıca peygamber tebliğ ettiği dini en güzel yaşardı .
Örnek rol model olarak, yaşayarak tebliğ ederdi.
Kısaca biz Müslüman olduğunu iddaa edenlerin yanlışlarına bakarak dinden soğuyamayız.
Yani şimdi biz nagihana hilale Rasime kızıp dinsizmi olalım ALLAH KORUSUN.
Herkesin yaptığı kendine. Lütfen.