İSRAF: ölçüsüz harcama, gereksiz tüketim, savurganlık…..

Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. (el-A’raf 7/31)

İTİBAR: Saygı görme, değerli bulunma, güvenilir olma….. bir kişinin, grubun, örgütün, kurum ve kuruluşun üstünlükleri ya da yetersizlikleri konusunda oluşan genel kanı, değer, önem…..

Bu aralar sık sık itibar ve israf sözlerini duyuyoruz . kelime anlamları yukarıya yazılanlardan ibaret. Bu iki kelimeyi karşılaştırdığımda israf ile itibar arasında bir ilişki göremedim. Oysa yöneticilerimiz son zamanlarda nedense israfı hep itibar olarak görüyorlar.

Kütahya Valisi Ahmet Hamdi NAYİR’in makam aracı gazetelere manşet oldu. Daha sonra bir ilin milli eğitim müdürünün kendisine özel bir oda döşettiğini okuduk. Günlerce konuşulan ise Cumhurbaşanının ‘yemek menüsü’ oldu. Ejder meyveli smoothie (chia eşliğinde), efuli (luçi meyvesi eşiğinde), aloevera (starex meyvesi eşliğinde) vb. bizler daha 1150 odalı sarayı, 300 odalı yazlığı anlamaya çalışırken üstüne birde 500 milyon dolara alınan saray-uçak gündeme düştü.

Bu yapılanları bize hep itibar olarak açıklamaya çalıştılar. İsraftan itibar çıkmaz. Bu tür savurganlık görgüsüzlüktür, komplekstir daha ötesi …

Bu tartışmalar yaşanırken benim aklıma Adıyaman eski valisi Halil İbrahim DAŞÖZ geldi. 2000’li yılların başları, ben Adıyaman Çukobirlik yöneticisiyim. Prefabrik bir binada, sade bir odada, çiftçiye hizmet vermeye çalışıyoruz. Vali bey bizi ziyarete geldi. Samimi bir sohbet havasındayız ama bir yandanda ilkel şartlarda valiyi misafir etmenin mahcubiyetini yaşıyoruz. Vali bey mahcubiyetimizi fark etmiş olacak ki lafı makam odasına getirdi.’benim makam odamı biliyorsunuz, kocaman masa ve koltuklar. Aslında, sizin bu masanız gibi bir masada devlet işlerini görmeye yeterli. Şatafata gerek yok, sizi teprik ediyorum’ dedi. Sayın DAŞÖZ, bu güne kadar benim gördüğüm en birikimli, bilgili ve sorunlara ilgili bir valiydi.

Yakın zamanlarda Japonya İmparatorunun Suudi Arabistan Prensini çok sade bir odada ağırladığını gördük. Yine yakın zamanda Cumhurbaşkanının altın varaklı koltukta, çok lüks bir odada Almanya Başbakanı Merkeli kabul ederken gördük. Arkasından Merkel’in bizim cumhurbaşkanı ile çok sade bir odada görüşürken fotoğrafını gördük.

Biz ne Japonya dan ne de Almanya’dan zenginiz. Demek ki itibar cafcaflı odalardan değil güçlü ekonomiden ibaretmiş.

Aslında güçlü ve itibarlı olmanın yolunu çok yıllar önce Prusya Kralı, Osmanlı Padişahına birazda alaycı bir dille tarif etmiş ‘ önce tarih bilincin olacak, dolu bir hazinen olacak ve güçlü bir orduya sahip olacaksın’.

İsraf ile itibar arasındaki bağı kurabilmek için çok kısaca Dolmabahçe Sarayı’nın yapılış serüvenini anlatayım ve yorumu size bırakayım; Dolmabahçe Sarayı Sultan Abdülmecit tarafından 5 milyon altına yaptırıldı ve tamamı dış borçtu. Bu nedenle memur maaşları ödenemeyince maaş günü değiştirildi. O sarayda da sadece 6 ay yaşayabildi. Saray 1855 de bitti, Osmanlı bundan 63 yıl sonra yıkıldı.

Topkapı Sarayı derseniz o 1478 yılında Fatih tarafından yaptırıldı. Tam 380 yıl devlet oradan yönetildi. Topkapı sarayı sonradan görmeliğin değil, sadeliğin ve tevazunun eseridir. Kalın sağlıcakla…

ASIM ÖCAL

18.10.2018