İyi niyetli olmak gerekli midir?

Her zaman iyi niyetli olmak gerekir mi?

Ne kadar iyi niyetli olmak gerekir?

İyi niyetli olmak, yerine ve kişiye göre değişir mi?

Şahsen iyi niyetimden, yapmak istediğim hayır ve masumane tavırlardan dolayı çok çekmişimdir.

İnanıyorum ve biliyorum ki benim gibi nice insanların da iyi niyetinden dolayı başlarına gelmedik felâket kalmamıştır. Memleketimiz de bu iyi niyet durumlarını suiistimal eden birçok manzarayla karşı karşıya kalabilirsiniz. Her an, her yerde bir olayla karşılaşabilirsiniz.

Dini duygularını istismar eden bir dilenciye para vermek istersiniz, belki cüzdanınızdan olursunuz.

Evinize bir misafir alırsınız, sabah kalktığınızda, evinizdeki kıymetli her türlü eşyadan olabilirsiniz.

Aracınıza yolda bekleyen birini alırsınız, ücret almak bir yana, belki hayatınızdan olursunuz.

Bir dostunuza, arkadaşınıza kefil olursunuz, mevcut parayı siz ödemek zorunda kalırsınız.

Birine şahitlik etmek isterseniz, belki de hapse giren siz olursunuz.

Örneklerini daha da çoğaltabileceğiniz bu iyi niyet davranışlarını yapıp yapmamakta artık kararsız kalmaktadır insanlar.

“Kurunun içinde yaşta yanar” misali, yardıma ve desteğe muhtaç insanlarda, bunların ateşine yanmaktadır.

Tabiri caizse “sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer” miş.

Gayet masumane ve halisane bir şey yapacağımız zaman, “bin düşünüp, ancak bir karar” verebiliyoruz. 

Peki, bunun başka hal çareleri yok mudur?

Belki vardır; ama çare varsa da kendimizdeki her türlü değerleri yitirdik

Millet olarak misafirperverlik üzerine ne yazarsak yazalım, geçmişin misafirperverliğini kimse gösteremez ve geri getiremez.

Evinizi açtığınız insanın niyetini bilmeniz mümkün değil. Bu yüzden gelen canciğer bir misafirimizi bile otellerde yatırır ve evimize alamaz olduk.

Modernleşmenin getirdiği en büyük felâket bu olsa gerek. İslam kültürüyle yoğrulmuş medeniyetlerde, ikramın önemli yeri vardır. Biz ki her türlü iyiniyetli değerlerimiz, sosyal yardımlaşma, dayanışma ve misafirperverlikte dünyaya örnektik. Şimdi, hepsini rafa kaldırdık. Kimseye bakmaz, yardım etmez olduk, yolda düşen birini görsek, kavga eden birine rastlasak, görmezden gelerek, geçip gidiyoruz.  

Bizim de bir gün dara düşeceğimizi, başımızın sıkışabileceğinizi unutuverdik.
Unutmayınız ki, bizim de başımız sıkışırsa, umulmadık bir zamanda yardım görebiliriz inanın. İyilik yapan insanların farklı olduğunu ve farklılıklarının hep olduğunu ve dünya var oldukça olabileceklerini hep duyarız, biliriz. Buna tüm benliğimizle inanmalıyız.

Doğrusu da bu değil mi?

 

Kerim BAYDAK

[email protected]