Her yer kara, kapkara!

Katran karası olmuş her yanımız.

Sağımız, solumuz, her anımız.

Hiç bir şey, öyle bize söylendiği, anlatıldığı gibi güllük-gülistanlık değil.

Kim suçlu, kimler suçlu?

Kendimizi her şeyden soyutladığımız bir yana.

Sürekli bir suçlu arayıp duruyoruz.

İlla ki birilerinin üstüne suçu yıkacağız ya!

O bakımdan yani!

Ne yaparsak yapalım, ne kendimizi memnun edebiliyoruz, ne de karşımızdakini…

Yukarılardan yuvarlanıyoruz karanlık dehlizlere.

Hep karabasanlara gark oluyoruz.

Ne durumdayız, biz de bilmiyoruz.

Bir yol arıyoruz…

Bir ışık arıyoruz…

Tutunacak bir dal, yaslanacak bir sütun…

 El attığımız her şey elimizde kalıyor.

Neden diyoruz, neden Allah’ım bu olanlar!

Ne oldu da bunlarla karşı karşıya kaldık!

Ne oldu da bunlara müstahak olduk.

Düşünüyoruz derinden…

Delirircesine iki elimizin arasında başımız…

Acaba, diyoruz.

Acaba,  sorumlulukları ı yerine getirmeyen bizlerde mi suç?

Acaba, yeterince edinemediğim bilinçte mi, yoksa yabancısı olduğumuz kültürde mi?

Yoksa kendi yurdumuza, toprağımıza, bayrağımıza, yarınlarımıza sahip çıkamamamızda mı?

Yoksa bayrağımıza, dinine, inancına, kitabına ve hassasiyet arz eden değerlerimize sahip olamamakta mı?

Tüm bunların bir kenara iterek, farklı arayışlar içerisine girerek, sorumluluklarımızdan kaçarak, benliğimizin, özümüzün dışına çıkmakta mı?

Bilemiyorum!

Belki de hepsi var!

Belli mi olur!

Yoksa neden her yer karanlık ya da bulanık, her şey yanlış, neden?..

Her birey kendini olanlardan bir nebze sorumlu tutacak olursa, bir öz eleştiri yapacak olursa, eminim bu sorular cevapsız kalmayacaktır.

Karanlıklar aydınlığa, yanlışlar doğruya, sıkıntılar huzura kavuşacaktır inanın.

En azından ben öyle inanıyorum, umuyorum.

O zaman başımız dik olacak, boynumuz bükük olmayacak.

O zaman geleceğimize güvenle bakabileceğiz, çocuklarımızın geleceğini huzurla şekillendireceğiz.

O zaman suçu yükleyecek, faturayı kesecek birileri aramak zorunda kalmayacağız.

İşin açıkçası, bazı gerçeklerle yüzleşmemiz gerekecek.

Gözlerinizi açın, etrafınıza bir bakın, olan biteni gözlemleyin, olacakları tahmin edin ve ona göre davranın.

Önce, kendimizle işe başlayalım.

“Karanlıklara küfredeceğinize, bir mum da siz yakın.

Bir mumun başka bir mumu yakmasıyla ne kaybedebilir ki?”

 

Kerim BAYDAK

 

[email protected]